Bunun temel nedeni, toplum olarak, hem bilimde hem de teknolojide öncü ülkeler arasında olmamamız ve bu yönde bir kültürün, bir algının, özellikle kaygının ve paralelinde hayalgücünün oluşmaması. Bilimkurgu türü bu alanda kendini geliştirmiş, bunun üzerine uzun yıllar düşünmüş, hayata o pencereden bakmış bir yazar gerektirir ve bu yeterlilik de bilimkurgu kültürünü içeren bir toplumda büyümüş ve eğitim almış olmayı gerektirir. Geçmişimizde denemeler bile yok. Türk bir biİlimkurgu yazarı, mecburen dışarıdan beslenecek. Bu da Türkiyeye ait bir şeyler üretemeyecek olmak demek.
İkinci bir neden Türkiye'nin ve Türklerin henüz kendi tarihini, sosyal ve kültürel yapısını, temel toplumsal ve tarihi değer ve dertlerini yeterince sanatsal olarak ifade etmemiş olması. Kabaca toplum kendini yeterince ifade etmiş, eksik ve fazlalarını yeterince incelemiş, irdelemiş ve anlatmış olacak ki geleceğe baksın, hayalgücünü kullansın. Sıra bir türlü bilimkurguya gelmiyor ve zaten gelemez. Hâlâ türbanı tartışan, evrimi müfredattan çıkaran, twitterı engelleyen bir ülkeden bilimkurgu, hayalgücü çıkmaz.
Üçüncü neden anlatılacak öykü ve paylaşılacak dert meselesi. Türk toplumunun sorunları, ikinci madde ile bağlantılı olarak bilimkurgusal değil. Politik, ekonomik, sosyal, kültürel, duygusal, etnik, cinsel, hangi açıdan bakarsanız bakın toplumumuzdaki hiç bir sorun bilimkurgusal değil. Yani bu ülkede süregiden hangi öykü bilimkurgusal bir içerik gerektirir ki? Ülkemizde süregdecek bir bilimkurgusal öykü nasıl karakterler içersin? İlk madde ile bağlantılı olarak ülkemizde bilim ve teknoloji ve bu alanlarda bir öncülük ve gelişmişlik yok ki bilimkurgusal öykü olsun. Yapsak bile, başka ülkelerin yaptığına benzer şeyler yapılabilir ve bu da bir hata olur çünkü onlar bunu onlarca yıldır yapıyor. Bu konudaki deneyimleri bizden çok çok ileride. Bu nedenle sinemasal ve teknik olarak onların yanına bile yanaşamayız. Yani yapsak da kötü olur. Ufak tefek denemeler yok değil zaten ama çok da parlak değiller.
Bir başka neden, Dünya ile kopuk olmamız. Bİlimkurgu, biraz küresel bakış gerektiren bir tür. Hiç bir bilimkurguda, etnik bir yapı göremezsiniz. Çoğu bilimkurgu, insanlığı toptan temsil eden motifler içerir. Yerel ve bilimkurgusal eser pek azdır ve olması da güç.
Bir diğer neden dini etkiler. Bİlimkurguda inanç sistemleri bir ölçü kısıtlayıcıdır. İnsanın varoluşu ile ilgili sorulara inanç sistemlerine bakarak cevap buluyor iseniz bu açıdan bir arayışta olmazsınız. Felsefi bir türdür o anlamda bilimkurgu. Eğer Star Wars gibi çok zengin dünyaları konu almıyor ve eğlenceyi hedeflemiyor iseniz dünyanın gittiği ve varoluşsal sorunlara yol açan bir sorunu ele alanız lazım ve inanç sistemleri bunu gereksiz kılar. Atıyorum insan-robot-yazılım nerede başlar nerede biter sorusuna cevap arayacaksanız dinde bu bellidir. Robota aşık olan kişiye "damacanaya tecavüz eden adam" denir bu ülkede. Ama bu Hollywoodta yapılınca Terminatör olur. Yine ilk maddedeki gibi o kültür yok bizde. Robota aşık olan kadının psikolojisini incelemeyiz biz, o kadına bakıp "erkek mi bulamadın yahu?" deriz mesela. Günah, ayıp, saçma, yanlış buluruz bunu. İnanç sistemleri, soru sormaya, sorgulamaya ihtiyaç bırakmaz kabaca.
Daha bir çok sebep sayılabilir. Ama özetle böyle... (İlker Canikligil'in Simulacra adlı bir kısa filmi var. Bİlimkurgu türünde. İzlemenizi öneririm)
Kaynaklar
- wikipedia. Bilimkurgu. (3 Mart 2021). Alındığı Tarih: 3 Mart 2021. Alındığı Yer: wikipedia | Arşiv Bağlantısı