Merhabalar Çağatay,
evrimsel zaman zarfında, homosapiens ve ataları yırtıcı hayvanların (memeli et oburlardan örümcek ve yılan gibi zehirli hayvanlara kadar) saldırısına maruz kalmışlardır. Özellikle atalarımız ilk insanlar çok tehlikeli bir çevrede yaşıyorlardı. Oluşan kuraklıkla beraber ağaçların büyük çoğunluğunun yok olmasıyla yere inmek zorunda kaldıklarında sayıları aç ve yırtıcı hayvanlardan çok azdı. Çevik değildiler, duyuları keskin değildi, gece pek de iyi göremiyorlardı. Bebekleri aciz ve ebeveynlerine bağımlıydılar. Yırtıcılarla karşılaştıklarında da savaşmak ya da kaçmak zorundaydılar.
SAVAŞ YA DA KAÇ
Hayatta kalma şanslarını artırmak için kendilerini tehlikelerden korumak zorundadırlar. Bu yüzden tehditler karşısında daima uyanık olmak için bir araca gereksinimleri vardır. Bir şeyin onları bu tehditlerden kaçmaya ya da savaşmaya sevk etmesi gereklidir. Türün devamlılığı açısından hem bireyin hem de türün korunması zorunludur. Evrimsel açıdan da, korkusuz bir hayvanın hayatta kalma ve korkusuzluğuna sebep olabilecek genlerini sonraki kuşaklara aktarma olasılığı daha düşüktür.
Peki korkunca neler oluyor? Vücudumuzdaki biyolojik sirenler ve alarmlar çalışmaya başlıyor. Saldırıya uğrama olasılığını algılayan beynimiz ve otonom sinir sistemimiz (bağırsak, kalp, damarlar ve akciğerleri kontrol eden mekanizma) son hızla çalışmaya başlıyor ve vücudumuza adrenalin salgılatıyor. Adrenalin kalbinizin daha hızlı atmasını sağlıyor, çok daha hızlı soluk alıp vermeye başlıyorsunuz ve kan vücudunuzda daha hızlı dolaşıyor. Kasların aniden yoğun şekilde çalışmasına yardımcı olmak için de vücudunuzdaki acil durum glikoz rezervleri devreye sokuluyor. Yani birkaç saniye içinde vücudunuz kaçma ya da savaşmaya uygun hale geliyor ve siz de tehdide karşı bu iki eylemden en uygun olanını seçiyorsunuz.
MAZİDEKİ İZLER
Aslında verilen bu tepkiler geçmişi insansı atalarımızdan bile daha eskiye dayanmaktadır. Memeli olmayan hayvanlar bile temel olarak benzer şekilde tepki verirler. Bir gölde veya denizde yüzen bir balığın yakınına taş atın (çok da büyük atmayın öldürmeyin hayvanı) ve gözlemleyin. Bu küçük deney sonucunda bile hemen hemen bizimkine benzer bir tepki verdiğini göreceksiniz. Yüzgeçlerini dikleştirip, solungaçlarını ve ağzını hızlı hızlı açı kapayarak hemen oradan kaçmaya hazırlanacaktır. Bunlara neden olan şey balığa da atalarından miras kalan aynı hormondur aslında; adrenalin.
Kaynak kısmına eklediğim Evrim Ağacında yayınlanmış içeriği inceleyebilirsiniz.
İyi çalışmalar dilerim.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Pangaltı Evrim Atölyesi. (23 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 23 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (23 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 23 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı