Öncelikle her kişinin, bir başkasına hayranlık duyma nedeni öznel olacaktır.
Duygusal, eksikliğini hissettiğimiz bir konuda, bilinçaltının ilişkilendirdiği konuda vs vs bir sürü neden olabilir.
Ancak genel anlamda baktığımızda, her birey kendi niteliklerini değerlendirerek geliştirerek ilerler. Yani farklı özelliklerimizi yetkinleştirerek toplumda yer edinir faydalı oluruz. Farklı konularda uzmanlaşma, hücrelerde de işleyen bir sistem biliyoruz ki. Biz, kendi yapabildiklerimizi SIRADAN, yapamadıklarımızı üstün gibi algılamaya meyilliyiz. Bizim belki de yapmayı bile denemediğimiz bir konuda kendini geliştirmiş bir kişiyi izlerken oluşan duygudurum, bir yanıyla, izlediğimiz kişinin yerine kendimizi koymaktır. Yapamayacağımıza inanma konusunda en ileri gittiğimiz bir özelliği izlemek, muhtemelen en çok hayranlığı üretecektir üzerimizde. Bizim çalışıp onca vakit harcamamız gereken bir konuyu, karşımızdaki kişi gayet doğal ve harika biçimde gerçekleştirebilmektedir.
İşte hayranlıkla kıskançlığın kardeşliği, bu duruma verilen tepkiyle alakalıdır. Özellikle toplumsal rollerin baskısı nedeniyle kendinen daha güzel bir kadını kıskanma durumu, bir kadın için tercih edilebilirliğinin azalma tehlikesine verdiği duygusal reaksiyon bir yanıyla da.
Ya da kendimizden daha zeki birinin yaptığı konuşma, hepimizi hayran bırakır. Böyle durumlarda aslında kişinin zeka düzeyi çok büyük bir ihtimalle bizimle aynıdır. Sadece kişi belli konularda bize göre daha çok vakit harcamış ve uzmanlaşmıştır. İşte bunu düşünmeden bizim izlediğimiz niteliği ABARTMAMIZ da çoğu zaman muhatabımızdan bağımsız bir biçimde hayranlığa neden olabilmekte. Çünkü insanız ve objektif olamıyoruz.
Kendimizi sürekli gözlemlediğimiz için, eksik yanlarımızı falsolarımızı net biliriz. Başarılarımız için harcadığımız eforu zamanı vs bildiğimiz için, elde ettiğimiz sonuç bize başarı gibi bile gelmez çoğu zaman. Bu kadar çaba kim gösterse daha iyi olur diye düşünürüz. Oysa muhatabımızı izler gözlemlerken, onun eksik yanlarını kendimizinkiler gibi bilemeyiz. Onun sanki daima bu halde olduğunu düşünürüz neredeyse. Kusurlarını göremeyiz çünkü.
Böyle durumlarda objektif kalabilmek için, en az muhatabımız kadar derinleşmiş olmak zorundayız izlediğimiz konuda. O zaman anlarız ki, kişinin performansı onun özel olduğunu, hayranlık duyulacak biri olduğunu değil, sadece çaba gösterdiğini ortaya koymaktadır. Yani o ne kadar özelse, ben de o kadar özel ve önemliyim. ;)