İnsanoğlu olarak en gelişmiş niteliğimiz ve yeryüzünde de bizi diğer canlılardan ayıran vasfımız düşünme yetisi. En güçlü silahımız düşünmek yani. Daha gelişmiş bir özelliğimiz olmadığı için karşımıza çıkan soru ve problemleri düşünerek çözmek, tanımlayamadığımız olgu ve kavramları düşünüp üzerlerine mantık yürüterek tanımlamaya ve anlamaya çalışıyoruz. Belki yetersiz olacak, haklı olabilirsiniz ama başka çaremiz yok. Köpek ya da kediler bir nesneyi koklayarak tanımaya çalışıyorlar, bir kelebek dokunarak bunu yapıyor. Çünkü en gelişkin becerileri bu. Biz de düşünerek bunu yapmaya çalışıyoruz. Belki 10 dakika düşünerek olmayacak bu ama 10 yıl düşünürsek çözeceğiz. Ya da 10 asır? Bunu bilemeyiz. Ama elimizden gelen bu. Ve şu noktayı gözden kaçırıyor olmanız olası: Düşünceler ve düşünsel bulgular nesilden nesle aktarılarak birer düşünce sistemi haline gelirler. Mantık, felsefe, akıl yürütme teknikleri, bilimsel yöntemler vs. hep bu düşünme yetimizin ortaya çıkardığı ve dünyayı, insanı ve evreni daha iyi anlamamızı ya da anlamamıza olanak veren icatları ortaya çıkarmamızı sağlayan olgulardır. Yani biz, sizin benzetiminiz ile, din üzerine yapacağımız 10 dakikalık bir düşünme çabası ile onun doğruluğunu ya da yanlışlığını kesinleştirmiyor olsak da 10 bin kişinin yapacağı 10 saatlik bir toplu düşünme çalışması, o konuda bizi gerçeğe ve doğruya ulaştırabilir. Bugün yeryüzünde kölelik yok ise, halen toplumlar birilerini içine şeytan girdi diye bir kazığa bağlayıp yakmıyor ise bu, birilerinin 10 dakikada çözemediği bir sorun üzerine, birçok kişinin 10 binlerce dakika düşünmesi sayesindedir. Bu nedenle düşünmeyi küçümsemeyiniz, önemsiz görmeyiniz. Her birimizin girişeceği her türlü düşünme çabası değerlidir.