"biz doğruyu bulmak için değil hayatta kalmak ve üremek için evrimleştik, bu durumda natüralistler, natüralizmin doğru seçim olduğunu bilemez. Ama tanrı'ya inanırsak tanrı'nın evrimi bu sebeple yönlendirdiğini düşünebiliriz. " argümanı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Merhaba.
Açıkçası uzun zamandır üzerine düşündüğüm ve bir yazı kaleme almayı istediğim bir konu. Ancak henüz argümanlarımın öncülleri konusunda emin değilim. Yine de şunu söyleyebilirim ki ilk bakışta (prima face) argüman epey güçlü görünüyor. Eğer yerleşik inançlarımızın epistemik statüsü evrimsel bir süreçte sürekli değişiyorsa ve naturalizm türündeki bir inanç kümesine de sahipsek, bu durumda aynı anda ikisini de savunmak konusunda bazı zorluklar ile karşı karşıya kalabiliriz. Çünkü naturalizm yaklaşımımızda evrimsel bir sürecin sonunda elde edilmiş ve pek tabi ileride değişebilir olacaktır. Bu epistemik unsurlarımızdan şüphe etmemizi gerektirebilir. Ancak diğer yandan epistemik unsurlarımızın güvenilirliği de evrimsel süreçte elde edildikleri için güçlü olabilir gibi geliyor bana. Bilemiyorum :I Şimdilik izninizle Garner'dan yaptığım bir çeviriyi yollamak istiyorum, yazıyı kaleme alınca tekrar burada paylaşacağım.
Açıkçası ben kimsenin "Ben doğru evrimleştiğim için natüralistim." dediğini sanmıyorum. Evet, biz doğruyu bulmak için evrimleşmedik. Zekamız ve beynimiz de algımız da kısıtlı ve mutlak doğru olduğunu bilemiyoruz. Bu yüzden de bizi aşkın bir varlık varsa onun yokluğunu kesin olarak ispatlayamayız. Ama bu argüman için Tanrı dışında başka "olası varlıklar" da sunabiliriz.
Örneğin yanımda ısısız alev püskürten, görünmez, cisimsiz, havada uçan, hiçbir bilimsel yöntem ile gözlenemeyen, beni aşkın bir ejder olmadığını da kanıtlayamam ama muhtemelen o kişi de inanmıyor böyle bir ejderin olduğuna. Başka bir örnek ise Dünya ve Mars arasında eliptik bir yörüngede Güneş'in etrafında dönen porselen bir çaydanlık olduğunu iddia etseydim yine olabilir bu. Neden olmasın? Genelde sadece Tanrı açısından bakılır ama "Dişinizin ağrımasının sebebi diş perisi olabilir. Biz onu görmek için evrimleşmedik, kısıtlı bir zekamız ve algımız var." denilince inanmazlar. Bu argümanın bunun için de geçerli olduğu söylenince bunun konu ile alakası olmadığını söyleyebilir. Bu, argümanı tek bir açıdan inceleyenlerin düştüğü bir hata. Bu argüman için bu gibi örnekler aynı nitelikte.
Zekamız ve algımız kısıtlı diye böyle böyle her şeye inanmamız gerekir. O yüzden kişi ispat yükü çerçevesinde, "Isısız alev püskürten, görünmez, cisimsiz, havada uçan bir ejder ile aslında hiç var olmayan bir ejder arasında ne fark var? Orada onun var olduğunu düşünmeme bir sebep yok o yüzden inanmıyorum." diyebilir.
Bir diğer diğer hata ise siyah-beyaz safsatası. Sanki ya mutlak natüralist (mutlak ateist) ya da Tanrı inancı varmış gibi sunulabiliyor. Evet, bu argüman "Tanrı kesin yoktur." veya "Tanrı kesin vardır." gibi Teistik olasılık skalasındaki en uç görüşler mutlak ateizm veya mutlak teizm için sıkıntı oluşturabilir ama iki taraf için de tek görüşler bunlar değildir.
Tanrı bir inanç olduğu için Tanrı'nın kesin olarak olmadığını ispatlayamam, doğal bir varlık olarak beni aşkın bir doğaüstü bir varlığın olmadığını kesin olarak ispatlayamam ama bu durumun da farkında olup Tanrı'ya, garajdaki ejdere veya göksel çaydanlığa inanma ihtiyacım yoksa zaten var olduğunu düşünmeme bir sebep de olmadığı için onlar yerine ve şu anda gördüğüm ve bildiğim doğayı seçip natüralist olmayı seçebilirim.
Merhaba!
Attığınız makaleyi okudum ancak Evrim ve natüralizm arasındaki "epistemik çelişki" yi pek anlayamadım. Genel olarak bazı felsefi ilkelere başvurulmuş, tezlerin doğrulanması için, konuyla bağıntılı olarak şuradan alıntı yapayım.
"Plantinga daha sonra evrimin doğru inançlar meselesi ile ilgili olmadığını tartışmaya devam eder. Tam tersine evrim tamamen hayatta kalmakla ilgilidir. Ve kişi doğru inançlara sahip olmasa da hayatta kalabilir. Kişinin yanlış inançlar hatta saf iç güdülerle (yani inanç olmadan da) hayatta kalabileceği düşünülürse, bunlar Plantinga’nın ilk öncülüne dair epey destek sunar. (6) Plantinga daha sonra, kişinin hayatta kalmak için doğru inançlara sahip olmasının zorunlu olması gerekmediğine göre, gerçeklikle ilgili herhangi bir inanca sahip olmanın fark yaratmadığını ifade eden “farksızlık/kayıtsızlık ilkesi”ne başvurur."
Mesela burada sunulan ilkenin, sunulan tezle pek alakası olmadığını ve tabiri caiz ise kelime oyunu yapıldığını düşünüyorum. Hatta evrimin doğayı temel alması bile zaten natüralizm ile sıkı bir ortak bağ oluşturur. Birçok uyuşan yönü var natüralizm ve Darwinci Evrim kuramının, fakat yine söylemeliyim ki argümanları tam olarak kavrayamadım.
Düşüncelerim kısaca bunlardı.