Gerekmez veya gerekir, bu tanrısal gücü nasıl gördüğünüze bağlı.
İlk olarak, DNA düşündüğünüz kadar küçük değildir. Bildiğimiz en uzun moleküll ünvanına sahiptir, yüzbinlerce monomer bulunduran polimerlerden bile uzundur ve çilek dna ekstraksiyon deneyleri gibi deneylerle çıplak gözle bile DNA yumağını görmeye başarabileceğiniz kadar büyüktür.
İkincil nokta ise, sırrın boyut faktöründe saklı olması. DNA'ya ne kadar "büyük" desem dahi, bu diğer moleküllere kıyasla söylediğim bir şey. Yoksa günümüz bilgi kasalarına kıyasla DNA çok daha küçük kalır. Bu boyut avantajı, çok daha kompakt bir sıkışıklık düzeyine yüksek miktarda bilgi sığdırmayı sağlar. Ama bu yinede gözünüzü boyamasın, İnsan DNA'sı ortalama 712.5 mb ediyor.
IBM ve CFEL bilim adamlarının 96 atomluk yere 8 bit bilgi sığdırdığını düşünürsek (Daha iyileri yapıldı, 12 atoma 1 bit sığdırmak veya kuantum bilgisayarlar ile her atomun her elektronunun spinine bir bit atamak gibi ama şimdilik bunları görmezden gelelim.) , eğer bu ürünü büyütürseniz DNA dan milyonlarca kat daha verimli bir depolama aygıtı geliştirebilirsiniz lakin bunu mümkün kılan mıknatıslar 5 kelvinde çalışıyor.
Bütün bunlar eski dinlerin ilk oluştuğu dönemde insanların tanrıların bile yapabileceğini hayal edemedikleri şeylerdi. Biz şuan bunları yapıyoruz. Bir bakıma evet, tanrısal güçler gerekir ve bunlara sahibiz.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Science Daily. (20 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 20 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Quora. (20 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 20 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Cantech Letter. (20 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 20 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. New Scientist. (20 Ağustos 2019). Alındığı Tarih: 20 Ağustos 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı