Genelde kimyasallardan oluştuğumuzu hep unuturuz. Mutlu olmanın da hormonlarla direkt ilişkisi vardır. Hormonların da vücuda aldığımız gıdalarla ilişkisi vardır.
Bu hormonların bazıları aldığımız gıdalarla salınır, bazıları uyurken salınır, bazıları ise yaşadığımız olaylarla salınır. Örneğin beyin bağırsak ilişkisi kesinlikle vardır. Yeterli probiyotik ve prebiyotik alımınız yoksa huzursuzluk bile yaşarsınız. B12 vitamini eksikliği vitamindir ama eksikliği depresyona bile sokar insanı. Troid hormonu bozukluğu da depresyona sokar insanı. Eğer gece uyku problemi çekiyorsanız melotonin hormonu salgılanmaz. Bu da gündüz insanın işlev bozukluğu yaşamasına bile sebep olur. Bir sevgiliye sarılmak insanlarda huzur hormonu diye adlandırılan endorfin salınımı yapar. Seks sırasında da çeşitli hormon salınımları olur ve insana seks sonrası huzur sağlar.
Fakat burada şu atlanmamalı. Ne kadar çok hormon o kadar huzur demek değildir. Çünkü hormon ve vitaminlerin fazlası da sinirli yapmaktan aşırı hareketler sergilemeye birçok sorun çıkarır. Örneğin bipolar rahatsızlığının sebebi çeşitli hormonların dengesiz salınımından kaynaklanır çoğunlukla. Kişide hormon seviyeleri yükselince önce kendini özgüvenli hisseder. Sonra o kadar özgüvenli hisseder ki kendini riskli işlere girişir veya beyin yersiz düşüncelere kapılabilir. Vücut bu hormonları tükenene kadar kullanınca biten hormonlar bu sefer de o kişiyi derin bir depresyona ve sonu gelmeyecekmiş gibi gelen derin bir ıstırabın içine sokar.
Bunların haricinde birde vücudumuzda çalışan sistrmler vardır. Sempatik sinir sistemi ve parasempatik sinir sistemi. Bu sistrmlerin birisi kasları bilinçli hareket ettirmemizi sağlar. Diğeri ise kalp kası gibi istemesek de çalışan kasların sistemleridir. Bu sistemlerin bir de savaş ya da kaç modu vardır. Bir tehlike anında vücudumuz işini gücünü bırakıp bütün vücudu savaşma ya da kaçma moduna sokar. "Adamda deli kuvveti var" dedikleri kuvvet buradan gelir. Ya da birden çok hızlı koştuğumuzda ayaklarımızın ağrıması bundandır. Bazen bu sistemler de bozuk çalışabilir. Kişi bir tehlike olmadığı halde endişeli hissedebilir, paranoyak olabilir veya panikatak olabilir.
O zaman diyebiliriz ki mutluluk, vücudumuzdaki bütün sistemlerin olması gerektiği gibi çalışması ve hayatımızda endişeye mahal verecek bir olay olmamasıdır. Fakat şunu da unutmamak gerekir. Her insanın hayatında ufak tefek dalgalanmalar olur. Bunlar atıyorum +5 ile -5 arasında dalgalanır. Ama +90 ile -90 arasında aşırı dalgalanma oluyorsa bir sıkıntı vardır. Bu vücudumuzla ilgili olabileceği gibi başımıza hep belaya sokan bir arkadaşta olabilir.
Bu noktada madde bağımlıliğına da değinmek gerektiğini düşünüyorum. Çok çeşitli madde bağımlılığı var ama ben sigaraya değinmek istiyorum. Sigara ilk içildiğinde size diyelim ki +50 mutluluk verdi. Bu çok büyük bir mutluluk. Ve beyin bu kadar yüksek seviyedeki mutluluğu tekrar arayacaktır. O yüzden bir sigara daha yaktınız. Fakat sorun şu ki vücut tolerans geliştirir. Artık +50 mutluluk için bir noktadan sonra 1 paket sigra içmeniz gerekir. Fakat hala vücut tolerans geliştirmeye devam eder. Sonra bu iş öyle bir noktaya gelir ki bırakın +50 mutluluğu, kendinizi 0 yani nötr durumda hissedebilmek için bile sigara içmeye devam etmeniz gerekir. İçmezseniz -80 mutsuzluk yaşayacaksınız çünkü. Yani artık mutlu olmak için değil, mutsuz olmamak içen sigara içer hale gelirsiniz. Madde bağımlılarında böyle ekstra bir durum vardır.