Bu tamamen terminolojiyle ilgili bir kafa karışıklığı: Tanım gereği ısı, transfer edilen enerjiye verilen isim. Dolayısıyla tek bir maddenin kendine ait ısısı olmadığı söylenegelir. Tabii bu daha ziyade lise düzeyinde makul sayılabilecek bir terminoloji, çünkü hiçbir sistem kusursuz bir şekilde izotropik olamaz; dolayısıyla illa sistem içinde de ısı transferi olacak ve o sistemde her an bir "ısı" olacak.
Ancak sistem izotropik bile olsa, elbette cisimlerin içinde bir enerji var. Ama buna "ısı enerjisi" demiyoruz da "iç enerji" diyoruz ve yine tanım gereği, sadece kinetik (onun da sadece "iç kinetik enerji" kısmı dahil; yani sistemin toplamının hareketinden kaynaklı kinetik enerji hariç) ve potansiyel enerjilerin toplamı olarak hesaplıyoruz. Neden? Çünkü dışarıdan gelen veya dışarıya giden ısının her zaman, direkt olarak kinetik veya potansiyel enerjiye dönüştüğünü varsayıyoruz (mesela dışarıdan gelen ısı direkt olarak atomların iç kinetik enerjilerini artırıp, sıcaklıklarını yükseltmeye yarıyor, bünyelerinde "ısı" olarak barındırılmıyor). Dolayısıyla yine sistemimizde "ısı" bulunamamış oluyor.
Anlaşılması gereken şey şu: Aslında bunlar, sistemde meydana gelen değişimlerin eyleyicilerine verdiğimiz farklı isimler. O nedenle tanımlara çok fazla takılmamak lazım. Önemli olan, neyin, sistemimizi nasıl değiştirdiğini anlayıp analiz edebilmek.