Çocukken oynadığımız bahçeler; okul çıkışlarında uğradığımız o park, eski dostlarımız, yürüdüğümüz sınıf koridorları; belki de ayrıldığımız ev. Zamanında ruhunuza heyecan veren bu mekanları ve insanları bir gün ziyaret etme şansını yakaladığınızda içinizde anlam veremediğiniz tuhaf duygular oluşuyor mu?
Hayatımızdaki eşik noktaları tahmin edilenden çok daha fazladır. Gerçekleştirilen her amaçta eşik alanı (Liminal Space) vardır ve bir amaç, sürecin sonuna geldiğinde insan için ürpertici bir boşluğa dönüşür. Yerini belirsizlik ve güvensizliğin süregeldiği bir adıma bırakır.
“Liminal boşluk, bir geçiş yeridir, iki nokta arasındaki bir eşik, bir zamanın veya uzayın sonunu ve diğerinin başlangıcını işaret eder. Bu alanlar, gerçek dünyada fiziksel konumlar olarak var olurlar, ancak aynı zamanda, genellikle büyük yaşam değişiklikleri ve belirsizlik dönemleriyle ilgili olarak biliş ve psikolojik deneyimlerimizde de mevcutturlar.”
Richard Rohr liminal boşluk kavramını, “denenmiş ve gerçek olanı bıraktığınız fakat onun yerini başka bir şeyle dolduramadığınız ve bu yeni alan için yanıt beklemeye başladığınız bir zaman dilimidir” şeklinde tanımlanmıştır.
Kökenini Latince’nin eşik kelimesinden alan liminal boşluk karışık fakat basittir. Kritik bir olay yerini eski kuralların geçerli olmadığı bir yeniliğe aniden bırakır.
Okuldan mezun olmak, bir işten çıkmak, bir ilişkinin bitmesi gibi bir aşamadan geleceği bilinmeyen farklı bir aşamaya geçiş sürecinde liminal boşluğa sayısızca örnek verilebilir.
Basit bir açıdan ele alındığında liminal boşluk yeni bir başlangıç demektir.
Öbür yandan ele alındığı zaman bazı olumsuz taraflarına da değinmek gerekir. Çünkü liminal boşluk her insan tarafından aynı algılanmaz.[1]
Kaynaklar
- T. Küçet. Kaynak. Alındığı Tarih: 17 Ekim 2022. Alındığı Yer: Hipokampüs Akademi | Arşiv Bağlantısı