Başta, quantum fiziği, newton fiziği ayrımını ve nedenini hatırlayalım. Parçacık fiziği olan kuantum fiziği, atom altı seviyedeki kurallarla ilgilenir. Atom, maddenin en küçük birimidir ve gözlemlenebilir fiziksel evrene ait fizik de newton fiziğidir. Bu ayrımın nedeni, fizik kurallarının atom altında, gözlemlenebilir evrene göre farklı hatta bilinemez şekilde işlemesidir. Yani newton fiziği, atom altı seviyede geçersizdir. Gerçi çift yarık deneyi daha sonra moleküllerle de yapıldığında, elektron ve fotonla yapılan deneylerle benzer sonuçlar alınmıştır ilginç bir şekilde. Ancak genel tanım, parçacık, foton davranışlarının atom üstü seviyede görünmüyor olduğu şeklinde.
Bilinen bir çok bize mucize gibi gelen olay, durum, halin bilimsel açıklamasının olduğunu biliyoruz. Denizlerin birbirine karışmaması, nil nehrinin yarılması gibi. Bir de en çok bilinen bir insanın farklı yerlerde olması, uzun süren riyazet - beslenmeden uzak durma halleri, maddeye doğrudan müdahele kinestezi, durugörü vs vs. Bunlar asla olamaz palavradır diyerek aslında kaçamak cevap vermiş oluruz. O kadar çok anektodal bilgi vs var ki, asla ile başlayan bir cümle kurmak kapalı bir tutum kalmaktadır. Çünkü bunun doğrudan din ile de ilgisi yoktur. Bir çok farklı kültür ve inanış biçiminde bu tarz norm dışı sonuçlar vardır. Özellikle levitasyon konusu oldukça ilgi çekicidir. Holografik Evren kitabında bu tarz anlaşılamamış sonuçlar üzerine yapılan araştırmalar veriliyor. Şahsi kanaat belirtmenin doğru olmadığını düşünüyorum bu tarz konularda. Toptan reddetmek, ya da tamamen gerçektir vardır demek yerine, daha derin bir araştırma yaparak evreni, fiziği daha iyi anlama çabasına girmek, kavrayışı da artıracağı için daha üretken gibi. Daha önce açıklanamaz olarak ele alınan ve reddedilen bir çok konunun günümüzde bilimsel seviyede açıklanabiliyor olmasını göz önünde bulundurarak, şu anda da açıklayamadığımız bir çok konuyu ileride daha net anlıyor olacağımızı unutmamak gerekir. Kuantum fiziğindeki gözlemci etkisi, süperpozisyon, kuantum tünelleme gibi konuları iyi anlamak gerek. Günümüzde güncel tıp, kuantum fiziğinden faydalanmaya başladı. Bir nörotransmitterin, bağlandığı reseptörle birlikte, aslında diğer reseptörleri de etkilediği anlaşıldı. Nörolojiyi anlamada kuantum fiziği artık bu tarz ileri araştırmalarla birlikte artık gereklilik oldu. Yavaş yavaş bu tarz gelişmelerle, 70 yıl besin almadan, sadece su gargarası yaparak yaşayan bireyin biyokimyasını da anlamaya başlayacağız gibi görünüyor.