Birisi size korkuların da 'özgül tadı' olabileceğini söylese şaşırır mıydınız? İnsan beyninde olan bitenlerin en önemli kaynağı hem biyolojik hem de çevresel (yetişme/deneyim) faktörlerin erken evrede eşleşmesi ile kurulan ilişkilere dayandığı bilgisinin bir çok örneği var. Zihniniz bu erken evrede 'tadları' yaratır ve bu 'tadlar' yaşanılan olaylara göre bazı şeylerle eşleşir. Bu eşleniklik o kadar güçlü bilinç altının derinlerine uzanır ki insanın ömür boyu devam edebilir.
Bir çocuk beyninde herşey 'masalımsı' bir dünya ile başlar. Bunun nedeni çocuk beyninin çok daha fazla ve kompleks nöral bağlantılar içermesi nedeniyledir. Bu bir nevi beynin daha yüksek ve zengin bir kapasite ile çalışması demek. (Kaynakta 2 yaşındaki çocuk beyninin ne kadar zengin nöral bağlantı içerdiği ve zamanla bunun 20'li yaşlara kadar değişip budanarak görece son ve daha az bağlantı içeren şeklini almaya başladığı bilgi ve görselini bulabilirsiniz.[1] ) Çocukların dünyasında lezzetler, şekerler, renkler çok daha güzel ve zengin, 'masalımsı' ama korkular da yine çok daha güçlü ve başkadır. Çocuk dünyasında zamanla gerçekler masallar (masalımsı tadların) yerini almaya başlar. Ama çocukluk masallarındaki korkularda bahsettiğimiz 'korkunun tadı' tıpkı rüyadaki korku unsurlarının gerçeğinden çok daha korkutucu ve etkili olması gibi gerçeğin çok ötesinde deneyimlenir. Çocukluktan yanınıza ne alabildiyseniz veya size ne kaldıysa sizin o kadar içinizdeki 'masalımsı' dünyanızın kaynağını oluşturacağını söyleyebiliriz. Bir Şimşeğin çakışında şuan bile duyduğunuz korku ve ümit çocukluğunuzun masal dünyasına kadar uzanabilir. Veya aşk diyerek cinselliğe bağlandığınız bir duygu da çocukluk masallarına dair zihninizin yarattıkları yeniden varlık bulmuş olabilir. Ama insan bunların kökenlerinin farkında olmayabilir. Oysa ki herşey zihninin içindeki çok çok öznel bir dünyada olup bitiyordur, adeta zihninin içinde bambaşka bir dünya vardır ve siz bazı olayları ve anları orada yaşıyorken kendinizi gerçek dünyada yaşıyor zannediyorsunuzdur oysa ki bütün bu masalımsı dünya insanın kendisinde gerçekten farksız deneyimlenmesine, deneyimlenmiş olmasına ve deneyimleniyor olmasına rağmen. Deneyimlenen şeylerin (deneyimlenmesi nedeniyle) gerçek olmadığını iddia edebilir miyiz. Yada o kişi için bu iddianın bir anlamı var mı??. Son söz olarak çocuklar 'masalların tadını' sever ve 'masalların tadı' deneyimlendiği ölçüde diğer tüm deneyimler gibi vardır, yaşanır ve gerçektir. Siz belirleyen şey tamamen zihninizin yarattığı 'tadlara' bağlı. Korku, ümit, iyilik, aşk, kötülük ve kötülükte gördüğünüz 'çirkinlik'veya tiksindiricilik, tiksindirici bulduğunuz şeylerdeki tiksinç (hem ahlaki hem de normal tiksinçlik) 'tad' veya diğer bir çok duyguda (örneğin hoobylerinizde bulduğunuz tadlar, gezmekten ve yeni bir mekandan aldığınız duygu veya bir fantastik filmin içeriğinden aldığınız tadlar) yarattığı tadlar sizi belirler. Siz bu 'tadlar'sınız ve bu 'tadlar' kadarsınız. Belki de size bu hayattan miras olarak kalacak tek şey içinizdeki bu (öznel) dünya ve içinizdeki dünyadaki 'tadlar' olacak. Tabiri caizse sonunda ya kendi 'cehennemimizi' yaratmış olacağız yada kendi 'cennetimizi' ve herhalükarda kendi zihnimize mahkumuz ve mahkum olacağız.
Kaynaklar
- D. Eagleman. (2017). The Brain. ISBN: 9783641183158. Yayınevi: Pantheon Verlag.