İlk olarak, korku içerikleri bize tehlikeleri gerçek anlamda yaşamadan tatma fırsatı sunuyor. Bu tür deneyimler, eski zamanlarda tehlikeli durumlarla başa çıkmak için geliştirdiğimiz hayatta kalma içgüdülerini test etme şansı veriyor. Yani, bir korku filmi izlemek ya da korkunç bir hikaye dinlemek, aslında bizlere risk ve tehlike yönetimi konusundaki içgüdülerimizi canlandırma fırsatı sunuyor. Bunun dışında, korku içerikleri adrenalin salgılatır ve bu da heyecan verici bir deneyim yaratır. Korkunun kendisi, vücudumuzda “savaş ya da kaç” tepkisini tetikler ve bu da bazı insanlar için oldukça zevkli bir duygu olabilir. Korku, gerçek bir tehlike yaratmadığı için güvenli bir ortamda bu heyecanı yaşamak oldukça cazip olabilir. Sosyal açıdan da, korku içerikleri insanları bir araya getirebilir. Korku filmleri ya da korkunç hikayeler, genellikle arkadaşlarla ya da aileyle birlikte deneyimlenir ve bu ortak deneyim, insanlar arasında bağ kurmanın bir yolu olabilir. Ayrıca, korku temaları popüler kültürde sıkça yer alıyor; filmler, diziler ve kitaplar bu konuyu ele alarak geniş bir izleyici kitlesine hitap ediyor.
Ayrıca film yapımcıları, korku temalarını kullanarak ilginç ve tüyleri ürperten hikayeler oluşturabilirler. Bu temalar, hem yaratıcılığı teşvik eder hem de izleyicilerin ya da okuyucuların merakını çeker.
Kısacası, korku içeriklerinin popüler olması, hem kişisel tatmin, hem sosyal etkileşim, hem de kültürel etkiler gibi çeşitli sebeplerden kaynaklanıyor.
Kaynaklar
- R. Franklin. A Thousand Darknesses: Lies And Truth In Holocaust Fiction. ISBN: 978-0300180214.
- D. Olson. The Evolution Of Horror: A Study Of Modern Horror And Its Origins. ISBN: 978-1848402464.
- D. Cavallaro. Horror: A Thematic History In Fiction And Film. ISBN: 978-0312236454.