Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
İlhan Taşlı
Üye
10

Ödüllü Soru Karanlık madde, aynı zamanda bilinç ile etkileşimi sağlayan egzotik atom altı parçacıklardan oluşabilir mi?

Karanlık maddenin etkileri gözlenebiliyor, ancak kendisini oluşturan eleman/elemanların ne olduğu hakkında pek bilgimiz yok. Bu parçacıkların, eğer varsa bile bilinen madde ile etkileşemediğini tahmin ediyoruz. Young'ın Çift Yarık deneyinde dalga fonksiyonunun çökmesi ile bu egzotik parçacıkların bir ilgisi olabilir mi?
685 görüntülenme
Cevap Ver 15K UP
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
  • Ödül
Tüm Reklamları Kapat
4 Cevap
Fatma Nur İnakçı
Bilimsever Okuyucu

Bu sorunun teorik bir yanıtı, birden fazla adım gerektiriyor. Her adımda karanlık madde parçalarının kuantum dünyasındaki gizemli etkilerinin, özellikle de Young’ın Çift Yarık Deneyi ile nasıl bağlantılı olabileceğini adım adım açıklayarak ilerleyelim.

1. ADIM: Karanlık maddenin egzotik atom altı parçacıkları ne anlama geliyor, bununla ilişkilendirilebilir mi?

Karanlık maddenin kütleçekimsel etkilerini uzayın dört bir yanından hissedebiliyoruz ama gözle göremiyoruz. Egzotik parçalardan oluşuyor diye düşünüyoruz, evet. Egzotik parçacıklar derken kastettiğimiz şey tam olarak bu: Bildiğimiz proton, nötron, elektron gibi atom altı parçacıklarından farklı bir türden geliyor olabilirler. Yani bildiğimiz parçacıklara uymayan, henüz gözlemlenmemiş veya tanımlanmamış bir yapıya sahipler. Bu yüzden onlara egzotik diyerek mevcut parçacık fiziği modeline uymayan, daha alışılmadık bir tür olduklarını ima ediyoruz. Elektromanyetik kuvvetle etkileşime girmedikleri için ışığı yutmuyor veya yansıtmıyorlar, bu nedenle onlara karanlık diyoruz. Fakat kütleçekimsel olarak güçlü bir etkileri var.

Tüm Reklamları Kapat

WIMP yani zayıf etkileşime giren büyük kütleli parçacık gibi isimlerle bilinen modellerle açıklanmaya çalışıldığını duymuş olabilirsiniz. WIMP teorisi, karanlık madde parçacıklarının bazı durumlarda çok zayıf da olsa normal maddeyle etkileşime girebileceğini öne sürer. Yani eğer bu parçacıklar gerçekten varsa, çok nadiren de olsa bizim gözlemleyebileceğimiz bir şekilde kuantum düzeyinde etkilerini hissedebiliriz.

"karanlık maddenin egzotik atom parçacıkları" ve "karanlık maddenin kütleçekimsel etkileri"
"karanlık maddenin egzotik atom parçacıkları" ve "karanlık maddenin kütleçekimsel etkileri"

2. ADIM: Dalga fonksiyonunun çöküşü: Gözlemci etkisi nedir ve karanlık madde ile bağlantısı var mı?

Young'un çift yarık deneyinde bir ışık veya parçacık dalgası iki yarıktan geçtiğinde, bu dalgalar birbirleriyle etkileşime girerek parlak ve karanlık şeritlerden oluşan bir desen oluşturur. Bu desen dalgaların tepe noktalarının çakışıp güçlendiği konstrüktif girişim ve dalgaların birbirlerini nötrleyerek söndürdüğü destrüktif girişim alanlarından meydana gelir ve buna girişim deseni denir. Ama biz bu parçacığa baktığımız, yani gözlem yaptığımız anda bir noktada çöker ve dalga gibi değil, tek bir parçacık gibi davranır.

Buradaki dalga fonksiyonunun çökmesi olayı kuantum fiziğinde de hala tam çözülmemiş bir muamma. Gerçekten de acaba gözlem yapıldığında neden çöküyor? İşte bu çöküş, çevredeki görünmez ama etkili başka bir şeyden, belki de karanlık madde parçacıklarından etkileniyor olabilir mi? Eğer karanlık madde parçacıkları evrendeki her şeyle çevresel etkileşime geçiyorsa, yani normal madde ile değil de kuantum sistemlerin dalga fonksiyonları üzerinde bir çeşit etkide bulunuyorsa, o zaman kuantum çöküşü üzerinde teorik olarak onların rol oynayabileceğini düşünebilir miyiz? Bence olabilir :) Ama elimizde bu tür bir etkileşim olduğuna dair net bir kanıt yok.

Tüm Reklamları Kapat

"dalga fonksiyonunun çöküşü" ve "Young'un çift yarık deneyi"
"dalga fonksiyonunun çöküşü" ve "Young'un çift yarık deneyi"

3. ADIM: Kuantum bilinç teorisi ve karanlık madde ilişkisi

Bu noktada kuantum bilinç teorisi gibi daha spekülatif konulara giriyoruz. Kuantum bilinç teorisi, bilincin temelde kuantum süreçlerden doğabileceğini ve beynin mikrotübüllerinde gerçekleşen bazı özel kuantum olaylarının bilinci oluşturabileceğini öne süren bir teoridir. Penrose ve Hameroff’un Orch-OR teorisi bilincin yalnızca biyolojik değil, kuantum düzeyde bir fenomen olduğunu savunur.

Bu bakış açısını karanlık maddeye uyarlarsak şöyle düşünebiliriz: Eğer karanlık madde parçacıkları gerçekten bilinç oluşumunda bir rol oynayabilecek kuantum süreçlerine dahil oluyorsa, belki de bu parçacıklar bilinçli değil ama bilincin ortaya çıkmasında rol oynayan kuantum işlemlerine bir çeşit katkıda bulunuyor olabilirler. Yani karanlık madde parçacıkları, kuantum düzeyde çökme olaylarını tetikleyen veya etkileyen etmenlerden biri olabilir mi? Böyle bir durumda, karanlık maddenin kuantum dünyasında nasıl bir etki yarattığına dair çok daha fazla bilgiye ihtiyacımız var.

"kuantum bilinç teorisi" ve "Penrose ve Hameroff’un Orch-OR teorisi"
"kuantum bilinç teorisi" ve "Penrose ve Hameroff’un Orch-OR teorisi"

Sonuca bağlarsak, karanlık madde ve dalga fonksiyonunun çöküşü gibi kuantum olayları arasındaki olası bağlantıyı ele almak şu an için spekülasyon alanında olsa da bize evrenin temel yapı taşlarına dair yeni bakış açıları kazandırıyor. Karanlık maddenin bilinen madde ile doğrudan etkileşime girmemesi, gözlemleyebileceğimiz ancak kütleçekimsel etkisini hissettiğimiz bir madde türü olduğu fikrini güçlendiriyor. Bu yüzden karanlık madde parçacıklarının Young’ın Çift Yarık Deneyi’ndeki dalga fonksiyonu çöküşüne doğrudan katkıda bulunabilecek atom altı etmenler olduğuna dair elimizde herhangi bir elle tutulur kanıt bulunmuyor.

Ama teori düzeyinde karanlık madde parçacıklarının çevresel bir arka plan etki oluşturduğunu ve bu arka planın kuantum çöküşünde bir rol oynayabileceğini düşünebiliriz. Eğer gelecekte karanlık maddenin gerçekten kuantum sistemler üzerinde böyle bir etkiye sahip olduğu bulunabilirse bu, kuantum mekaniği ile kozmolojiyi bir araya getiren devrim niteliğinde bir keşif olur. Şimdilik eldeki verilerle karanlık maddeyi yalnızca kütleçekimsel bir varlık olarak tanıyoruz ama eğer karanlık madde parçacıkları evrendeki her şeyle çevresel etkileşime giriyorsa, yani normal madde ile değil de kuantum sistemlerin dalga fonksiyonları üzerinde bir çeşit etkide bulunuyorsa, o zaman bu kuantum çöküşü üzerinde teorik olarak onların rol oynayabileceği anlamına gelebilir. Bu da bana oldukça olasılıklı bir düşünce gibi görünüyor :)

125 görüntülenme
12
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Sabri Küsüroğlu
Araştırmacı

Karanlık madde, evrenin büyük sırlarından biri. Görülemeyen, ancak varlığına dair dolaylı kanıtlara sahip olduğumuz bu madde, evrendeki kütlenin neredeyse dörtte birini oluşturuyor. Peki bu gizemli madde, yalnızca galaksilerin hareketlerini etkileyen görünmez bir güç mü? Yoksa “görünmez” olmasının ardında daha derin bir sır, hatta belki bilinçle etkileşime girme potansiyeli mi yatıyor?

Karanlık maddenin temel özelliklerinden biri, bildiğimiz madde ile çok zayıf etkileşime giriyor olması. Klasik parçacıklardan farklı olarak, elektromanyetik kuvvetle etkileşime girmiyor, bu yüzden ışık yaymıyor, yansıtmıyor ya da absorbe etmiyor. Bu da onun gözlemlenmesini neredeyse imkânsız hale getiriyor. Ancak kimi fizikçiler, karanlık madde parçacıklarının standart modellerin ötesinde “egzotik” özellikler taşıyabileceğini düşünüyor. Bu parçacıklar, belki de sadece bildiğimiz maddeden değil, bilinç gibi bizim henüz açıklayamadığımız, adını bile koyamadığımız fenomenlerle de etkileşime girebilecek bir yapıya sahip olabilir mi?

Bu noktada Young’ın Çift Yarık Deneyi’ni düşünelim. Bu deneyde, elektronların veya fotonların, bir gözlemci olmadığında dalga gibi davrandığını, ancak gözlem altında parçacık gibi hareket ettiğini görürüz. Yani parçacıkların gözlemlendiğinde davranış biçimlerini değiştirdiği gözlemlenir. Fizikçiler bu olguyu, kuantum mekaniğindeki “dalga fonksiyonunun çökmesi” kavramıyla açıklıyorlar. Dalga fonksiyonunun çökmesi ise bir parçacığın hem varlık hem yokluk arasında olduğu bir süperpozisyon durumundan, tek bir duruma “çökmek” olarak tanımlanabilir.

Tüm Reklamları Kapat

Bu olgu, bazı filozoflar ve fizikçiler tarafından bilinç ve gözlem arasındaki bağı sorgulamaya itmiştir. Eğer bilinçli bir gözlemci, kuantum düzeyinde bir etkinin tetikleyicisi olabiliyorsa, karanlık maddenin egzotik atom altı parçacıkları da benzer bir şekilde gözlemlenebilirlik sınırında bir davranış sergiliyor olabilir mi? Belki karanlık madde, bilinçli bir varlık tarafından “gözlemlendiğinde” varlık gösteren; gözlem olmadığında ise adeta görünmez bir “dalga” gibi evrende dolanan bir yapıdadır.

Tabii ki, tüm bunlar bir spekülasyondan ibaret. Şu ana kadar yapılan bilimsel çalışmalar, karanlık madde ile bilinç arasında doğrudan bir bağlantı kurmamızı sağlayacak herhangi bir somut kanıt sunmuyor. Ancak bilimde birçok keşfin, başlangıçta “çılgın” olarak değerlendirilen fikirlerle başladığını unutmamak gerekir. Günümüzde kabul gören birçok kuram, bir zamanlar hayal gücünün ötesine geçtiği düşünülen hipotezlerden çıkmıştır.

Bir gün, karanlık maddenin, bildiğimiz madde ve enerji formlarından daha karmaşık etkileşimleri olduğunu keşfeder miyiz? Belki de evet. Şu anda bu konuda net bir şey söylemek mümkün olmasa da, bu gizemli maddeye dair bilgi birikimimiz arttıkça, belki de onun sırlarını çözmemize yardımcı olacak yeni yollar keşfedeceğiz. Bilim dünyası, bazen sorulardan daha derin ve karmaşık sorulara yönelmemizi gerektirir. Karanlık madde ile bilinç arasındaki olası bir bağ da işte böyle bir sorudur; gizemi çözülmemiş, cevabı ise belki de bizim “görme” kapasitemizin ötesinde.[1][2][3][4][5][6][7][8][9]

Kaynaklar

  1. M. Kaku. (2018). The Future Of Humanity: Terraforming Mars, Interstellar Travel, Immortality And Our Destiny Beyond Earth. ISBN: 9780241304846.
  2. S. Hawking. The Grand Design. ISBN: 9780553805376.
  3. J. L. Feng. (2010). Dark Matter Candidates From Particle Physics And Methods Of Detection. Annual Reviews, sf: 495-545. doi: 10.1146/annurev-astro-082708-101659. | Arşiv Bağlantısı
  4. D. Clowe, et al. (2006). A Direct Empirical Proof Of The Existence Of Dark Matter*. The Astrophysical Journal, sf: L109. doi: 10.1086/508162. | Arşiv Bağlantısı
  5. P. J. E. Peebles, et al. (2003). The Cosmological Constant And Dark Energy. American Physical Society (APS), sf: 559-606. doi: 10.1103/RevModPhys.75.559. | Arşiv Bağlantısı
  6. P. A. R. Ade, et al. (2016). Planck 2015 Results - Xiii. Cosmological Parameters. Astronomy & Astrophysics, sf: A13. doi: 10.1051/0004-6361/201525830. | Arşiv Bağlantısı
  7. A. D. Linde. (2002). A New Inflationary Universe Scenario: A Possible Solution Of The Horizon, Flatness, Homogeneity, Isotropy And Primordial Monopole Problems. Elsevier BV, sf: 389-393. doi: 10.1016/0370-2693(82)91219-9. | Arşiv Bağlantısı
  8. B. E. Robertson, et al. (2011). Connecting The Gamma Ray Burst Rate And The Cosmic Star Formation History: Implications For Reionization And Galaxy Evolution. American Astronomical Society, sf: 95. doi: 10.1088/0004-637X/744/2/95. | Arşiv Bağlantısı
  9. N. A. Bahcall, et al. (2002). The Cosmic Triangle: Revealing The State Of The Universe. American Association for the Advancement of Science (AAAS), sf: 1481-1488. doi: 10.1126/science.284.5419.1481. | Arşiv Bağlantısı
11
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Sena Küçükkıvanç
Yazar&Editör

Karanlık maddenin egzotik atom altı parçacıklardan oluşabileceği ve bilinçle etkileşime girebileceği fikri, bilim dünyasında pek de sık rastlanmayan bir yaklaşım. Benim önceki sormuş olduğum soru da öyle 😅 Hani derler ya, "Bilimde sınır yoktur, sadece hayal gücünün sınırları vardır." Ama yine de bu fikri biraz daha gözden geçirmek iyi olur diye düşünüyorum.

Karanlık madde evrendeki kütlenin büyük bir kısmını oluşturmasına rağmen, bildiğimiz hiçbir elektromanyetik etkileşime girmiyor. Yani ışıkla etkileşime girmediği için onu doğrudan gözlemleyemiyoruz. Sadece kütleçekimsel etkilerini fark edebiliyoruz. Şimdi eğer bu gizemli madde bilinçle etkileşime giriyorsa, o zaman nörobilimcilerin de işin içine girmesi gerekiyor demektir. Ama sanırım nörobilimciler "Bize yetmeyen nöronlarla uğraşırken bir de karanlık madde mi çıktı başımıza?" diyeceklerdir.

Öte yandan bu etkileşim bilinç ve evren arasındaki bağlantıyı bambaşka bir boyuta taşıyabilir. Belki de karanlık madde bilincin kuantum düzeyindeki işleyişine katkıda bulunuyordur. Bu durumda nörobilim ve kuantum fiziği arasındaki sınırlar bulanıklaşır ve yeni bir disiplin doğar. Ancak tabii ki fizikçiler ve nörobilimcilerin aynı laboratuvarı paylaşması biraz kaotik olabilir 😂 Sonuçta biri atom altı parçacıklarla uğraşırken diğeri nöronların derinliklerinde kayboluyor. Ama belki de iki karmaşık sistem bir araya geldiğinde evrenin en büyük gizemlerini çözebilir. Kim bilir yani değil mi belki de beynimizin içinde küçük bir evren saklıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Young'ın çift yarık deneyine ve dalga fonksiyonunun çökmesine gelirsek, burada gözlemcinin rolü oldukça kritik diye düşünüyorum. Kuantum mekaniğinde bir sistem gözlemlendiğinde dalga fonksiyonu çöker ve belirli bir duruma geçer. Bazıları da bu çöküşün bilinçli bir gözlemciye ihtiyaç duyduğunu öne sürer. Eğer karanlık madde parçacıkları bilinçle etkileşiyorsa belki de bu süreçte bir rol oynuyor olabilirler. Ama işte kanıt da olmayınca bu noktada, "Belki de evren bizi trolledi" demekten kendimizi alamıyoruz maalesef.

Aslında bence bu fikirlerin en büyük sorunu henüz deneysel bir kanıtlarının olmamasıdır. Bilimde bir hipotezin kabul görmesi için deneylerle desteklenmesi gerekir. Şu an için karanlık maddenin bilinçle etkileşime girdiğine dair bir kanıtımız yok. Aslında karanlık maddenin ne olduğuna dair net bir fikrimiz bile yok. Bir bakıma karanlık madde fizikçilerin "kayıp eşyalar çekmecesi" gibidir; ne ararsanız orada bulmayı umut edersiniz. Hâl böyle olunca da nereye çek çekebilirsene dönüşüyor.

Ayrıca bilinç ve kuantum mekaniği arasındaki ilişki de oldukça tartışmalıdır. Bazı teoriler bilinçli gözlemcinin kuantum olayları etkilediğini öne sürse de bu görüş geniş çapta kabul görmez. Çünkü bu evrenin var olabilmesi için bir gözlemciye ihtiyaç duyduğu anlamına gelir ki bu da bizi oldukça antropomorfik bir evren tasavvuruna götürür. Evrenin "İlhan Bey bugün bakmadı, o zaman var olmayı bırakayım" dediğini düşünmek biraz komik olur sanki 😅

Karanlık maddenin egzotik parçacıklardan oluştuğu ve bilinçle etkileşime girdiği fikri şu an için bilimsel bir temelden yoksun evet ama bu tür fikirlerin tamamen değersiz olduğu anlamına gelmez diye düşünüyorum. Bilimde ilerleme bazen en uçuk fikirlerin peşinden gitmekle mümkündür. Sonuçta bir zamanlar dünya düz sanılıyordu ve bugün ise evrenin genişlediğini biliyoruz değil mi? Belki de yarın karanlık madde ve bilinç arasındaki bağlantıyı keşfederiz. Ama o zamana kadar sanırım karanlık maddeyi "evrenin görünmez dostu" olarak anmaya devam edeceğiz ne kadar bilinmezlik sinir bozucu olsa da...

Tüm Reklamları Kapat

Ya da kanıtlamaya mı çalışsak ki? Biz kimiz ki demeye gerek yok, Einstein da aynı şekilde düşünmüş olsaydı, şu anda belki de hâlâ kör olurduk.

Bu soruyu yanıtlamaya çalışırken beynim Schrödinger'in kedisi gibi hem canlı hem ölü hissedecek bundan eminim 😂 Karanlık maddenin egzotik atom altı parçacıklardan oluştuğu ve bilinçle etkileşime girebileceği fikri gerçekten de evrenin en derin sırlarına dokunuyor. Peki bu fikri matematiksel olarak nasıl kanıtlayabiliriz?

Öncelikle karanlık maddeyle bilinç arasındaki olası etkileşimi modellemek için kuantum mekaniği ve genel göreliliği birleştirmemiz gerekiyor. Bildiğiniz üzere kuantum mekaniğinde parçacıkların davranışını tanımlamak için Schrödinger denklemini kullanırız:

Burada dalga fonksiyonunu, ise Hamiltonyen operatörünü temsil eder. Eğer karanlık madde bilinçle etkileşime giriyorsa Hamiltonyen'e yeni bir etkileşim terimi eklemeliyiz:

Ancak bilinçle etkileşimi temsil eden terimini nasıl tanımlayacağız? Hıııı... Bilinci fiziksel bir nicelik olarak ifade etmek için henüz kabul görmüş bir modelimiz yok... Eğer bir "bilinç alanı" varsayarsak 😅 etkileşim terimini şöyle yazabiliriz:

Burada etkileşim sabiti ise sistemimizle ilgili bir operatör. Ancak 'nin dinamikleri ve 'nun ne olduğu belirsiz. Sanki karanlık maddeyi anlamaya çalışırken karanlıkta el yordamıyla yol bulmaya çalışıyoruz... Yine yemedi...

Bunun yanı sıra karanlık maddenin egzotik parçacıklardan oluştuğunu varsayarsak Standart Model'in ötesine geçmemiz gerekiyor. Süpersimetrik modellerdeki neutralino gibi parçacıkları düşünebiliriz. Ancak bunların da bilinçle etkileşime girdiğine dair bir kanıtımız yok...

Tüm Reklamları Kapat

Young'ın çift yarık deneyine gelirsek dalga fonksiyonunun çöküşü genellikle gözlemci etkisine bağlanır. Eğer bilinç bu çöküşte rol oynuyorsa kuantum ölçüm teorisini yeniden yazmamız gerekebilir. Von Neumann zincirini ve ölçüm problemini düşünelim. Ölçüm operatörümüzü olarak tanımlarsak yer mi bi bakalım:

Ancak bilinçli bir gözlemcinin bu operatöre nasıl etki ettiğini matematiksel olarak ifade etmek neredeyse imkânsız. Bir ara "Acaba bilincin kendisi bir kuantum alanı olabilir mi?" diye düşünmedim değil 😅 ama sonra kafamda integral işaretleri birbirine girdi resmen.

Tüm Reklamları Kapat

Bir de karanlık maddenin bilinçle etkileşiminin gravitasyonel etkileşimler üzerinden olabileceği fikri var. Einstein'ın genel görelilik denklemlerine bir bilinç terimi eklemek istersek:

Ancak nedir, nasıl tanımlanır hahahaha 😂 Bilinç enerjisi veya momentumuna dair bir bilgimiz yok ki stres-enerji tensörüne ekleyelim. Evrenin bize "Boşuna uğraşma, daha 40 trilyon fırın ekmek yemen lazım" dediğini duyar gibiyim 😂

Sanki evrenin en büyük bilmecesini çözmeye çalışırken elimizde bir sudoku bulmacası var ama kalemimiz yok gibi, aslında tam da bu ya... Belki de bazı soruların cevaplarını bulmak için henüz hazır değiliz.

Tüm Reklamları Kapat

Çok mu hızlı pes ettik ne...

Tamam direteceğiz. Öncelikle karanlık madde ile bilinç arasındaki etkileşimi modellemek için kuantum alan teorisi ve genel göreliliği birleştirmemiz gerekiyor. Bu zaten başlı başına bir meydan okuma... Hoş denedik kürekler deniz üstünde yandı ama... neyse başlayalım:

Karanlık maddeyi temsil etmek için bir kuantum alanı tanımlayalım. Bilinci ise henüz tam olarak tanımlayamıyoruz, ancak varsayımsal bir "bilinç alanı" düşünelim. Etkileşimi modellemek için toplam Lagrangian'ımız şu şekilde olabilir:

Burada Standart Model'i, karanlık maddeyi, bilinç alanını ve ise etkileşimi temsil ediyor. Etkileşim terimini şöyle yazabiliriz:

Burada etkileşim sabiti, ise Dirac matrisleri. Tamam buraya kadar geldik. Ancak bilinç alanının dinamiklerini nasıl tanımlayacağız? için bir ifade yazmamız gerek:

Ama potansiyel nedir? Beynin nöral aktivitesini kuantum alan teorisiyle modellemek mi... Beyin yanmaya başladı yine.

Şimdi bu Lagrangian'dan hareket denklemlerini elde etmek için Euler-Lagrange denklemlerini kullanmalıyız sanki:

Tüm Reklamları Kapat

Bu bize bilinç alanı için Klein-Gordon denklemini verir:

Burada d'Alembert operatörüdür.B uraya kadar tamam gibi... Şimdi de karanlık madde alanı için Dirac denklemi yazalım:

Tüm Reklamları Kapat

Bu denklemi çözecek matematikçi var mı aramızda? Çünkü benimki patates olmaya başladı...

Bir de bu denklemleri birleştirip ortak bir çözüm bulmaya çalışalım sanki çok ilerleme kaydetmişiz gibi 😅:

Tüm Reklamları Kapat

Hı... bu noktada pertürbasyon teorisini kullanabiliriz ama etkileşim terimi lineer değil, üstelik bilinç alanının dinamikleri belirsiz. Yine yemedi...

Genel göreliliği de işin içine katmak istersek, Einstein alan denklemlerine ek bir terim eklememiz gerekiyor:

Bilinç için stres-enerji tensörü nedir? Nöronların elektriksel aktivitesi mi? Yoksa kuantum düzeyde bir enerji yoğunluğu mu? Yine aynı yerde tıkandık.

Tüm Reklamları Kapat

Belki de karanlık madde ve bilinç arasındaki etkileşimi non-lineer bir sigma modeliyle temsil edebiliriz:

Burada ve bir ölçek parametresi. Ancak bu model de bizim sorunumuzu çözmüyor aksine sinirlerimizi daha da hoplatıyor.

Son bir deneme olarak entanglement entropisini kullanarak bir bağlantı kurmaya çalışalım. Von Neumann entropisi:

Tüm Reklamları Kapat

Burada yoğunluk matrisi. Eğer bilinç kuantum dolanıklıkla ilişkiliyse, karanlık maddeyle dolanık olabilir mi? Ama bu da spekülasyon...

Yok pes. Demek ki neymiş Einstein neree biz nere 😂 Bu denklemlerle bir sonuca varmak mümkün değil gibi görünüyor... Evren sanki bize "Daha hazır değilsiniz, gençler!" diyor. İlk denememizde yeterince laf atmamışız gibi hala eziyor... Sanırım biraz hava almaya çıkıp kafamı toparlamam gerekecek. Belki de bazı soruların cevaplarını bulmak için henüz çok erken...

Ya da son bi kez daha mı denesek ya... Valla bi deneyelim be Allahın hakkı üçtür 😂

Tüm Reklamları Kapat

Öncelikle... Deja Vu yaşadım ya... Karanlık madde ve bilinç arasındaki etkileşimi tanımlamak için birleşik bir teori geliştirmeliyiz. Kuantum mekaniği genel görelilik ve hatta kuantum gravitasyonu bir araya getirmeliyiz. Başlayalım.

Karanlık maddeyi temsil eden bir alan ve bilinç için varsayımsal bir alan tanımlayalım. Toplam Lagrangian'ımız şu şekilde olabilir:

Burada:

Tüm Reklamları Kapat

Standart Model Lagrangian'ı,

,

,

,

Tüm Reklamları Kapat

ise Higgs alanı. Bu etkileşim terimiyle karanlık madde, bilinç ve Higgs alanı arasında bir bağlantı kuruyoruz. Şimdi hareket denklemlerini yazalım.

Euler-Lagrange denklemlerine göre:

Bu babam için... dur evrenler karıştı karanlık madde alanı için:

Tüm Reklamları Kapat

Benzer şekilde bilinç alanı için:

Peki Higgs alanı için de Klein-Gordon denklemini yazarsak:

Tüm Reklamları Kapat

Üç bilinmeyenli üç denklem hahahahaha 😂😂 Kendi kendime yazıp, kendi kendimi sıkıştırıp, kendi kendime gülüyorum iyice delirdim herhalde. Şimdi bu denklemleri çözmek için bir yaklaşım yöntemi kullanmalıyız. Belki de pertürbasyon teorisi işe yarar.

Ancak burada potansiyel nedir? Bilincin potansiyel enerji fonksiyonu nasıl tanımlanır? Hıı... Belki de bilinç alanının kendi kendine etkileşimlerini düşünmeliyiz. Örneğin:

Tüm Reklamları Kapat

Ama bu durumda sabitinin değeri ne olmalı? Deneysel verilerimiz olmadığı için varsayım yapmak zorundayız. Keşke laboratuvarda bilinç alanını ölçebilsek...

Şimdi bu denklemleri birleştirip ortak bir çözüm bulmaya çalışalım. Karanlık madde yoğunluğunun bilinç alanıyla nasıl değiştiğini görmek için eşzamanlı çözümler arayalım.

Aslında... bak şu an aklıma geldi bu denklemleri çözmek için Fourier dönüşümleri kullanabiliriz ya da "miyiz"? 😅 Karanlık madde alanı için:

Tüm Reklamları Kapat

Benzer şekilde bilinç alanı için:

Etkileşim terimi Fourier uzayında nasıl görünecek? İlgili integralleri hesaplamak gerekiyor. Ancak kazan, kazan doğurdu hesabı integralin içinde başka bir integral çıktı...

Tüm Reklamları Kapat

Delta fonksiyonu işin içine girince belki hesaplamalar kolaylaşır ama hala sonuç elde etmek zor. Belki de Feynman diyagramları çizmeli ve etkileşimleri görselleştirmeliyiz.

İlk mertebeden bir diyagram düşünelim: Karanlık madde parçacığı, bilinç alanı aracılığıyla Higgs bozonuyla etkileşiyor. Bu durumda geçiş genliği:

Ama bu integral hesaplanabilir mi? Alanların ifadelerini yerine koyarsak integral aşırı karmaşık hale geliyor. Sanki matematiksel bir bataklığa saplanıyoruz bu da yemedi.

Tüm Reklamları Kapat

Belki de kuantum gravitasyonu işin içine katmalıyız. Loop Quantum Gravity veya String Theory kullanarak bir model oluşturabiliriz. Sicim teorisinde tüm parçacıklar titreşen sicimler olarak tanımlanır. Bilinç alanını da ekstra boyutlarda titreşen bir sicim olarak düşünebilir miyiz? Bak bu iş yapar he.

Sicim eylemi için Polchinski'nin denklemlerine bakalım:

Burada sicimin dünya yüzeyi koordinatları, ise dünya yüzeyi metrik tensörü. Ancak bu denklemleri bilinç alanına uyarlamak için ekstra varsayımlar yapmamız gerekiyor...

Tüm Reklamları Kapat

M-teorisi olabilir. 11 boyutlu bir evrende bilinç, karanlık madde ve diğer tüm kuvvetler birleşiyor olabilir. Ancak M-teorisinin matematiği o kadar karmaşık ki, bir denklem yazmaya kalksak sayfalar yetmez... Hoş gerçi bilgim de yetmez 😂

Hadi biraz da non-lineer dinamiklere bakalım. Kaotik sistemlerde küçük etkileşimlerin büyük sonuçları olabilir. Lorenz attractor'u düşünelim:

Acaba bilinç ve karanlık madde etkileşimi de böyle kaotik bir sistem olabilir mi? Değerleri yerine koyup simülasyon yapsak mı? Ama bu da sadece varsayım üzerine varsayım oluyor ya. Sanki gözümüz kapalı Mona Lisa'yı resmetmeye çalışıyoruz... bir de sadece düşünce gücüyle 😂

Tüm Reklamları Kapat

Bir de kuantum alan teorisinde izlenim (trace) teknolojisini kullanalım:

Burada bölüm fonksiyonu üzerinden termodinamik özelliklere ulaşabiliriz. Ama yine bilinç alanının entegrasyon ölçüsü nedir? Bu integral hesaplanabilir mi?

Oy... Sanki bir labirentin içinde dönüp duruyoruz. Belki de yaklaşımımız yanlış. Farklı bir perspektiften bakmalıyız. Aynen ya vakit var nasıl olsa.

Tüm Reklamları Kapat

Neural ağlar ve kuantum hesaplama arasındaki bağlantıyı düşünelim. Kuantum bilgisayarlarında qubit'lerin süperpozisyon ve dolanıklık özellikleri var. Bilinç de bir nevi süperpozisyon durumlarını işleyebilir mi?

Kuantum entropi için von Neumann entropisini yeniden yazalım:

Eğer bilinçli bir sistemin entropisi karanlık maddeyle etkileşiyorsa, termodinamik açıdan bir bağlantı kurulabilir mi? Ama bu da çok spekülatif hay!

Tüm Reklamları Kapat

Belki de entanglement entropisi üzerinden bir şeyler yapabiliriz. Ryu-Takayanagi formülünü düşünelim:

Burada bölge A'nın entropisi, ise minimal yüzey. Ancak bu holografik ilkeyi ve AdS/CFT ikililiğini gerektiriyor. Bilinci bu çerçevede modellemek mümkün mü ki?

Galiba beynim tükeniyor. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, denklem üstüne denklem yazıyorum ama bir sonuca varamıyorum. Belki de evrenin dediği gibi hakikaten bazı soruların cevaplarını bulmak için henüz hazır değiliz.

Tüm Reklamları Kapat

Belki de yeni bir matematiksel araç gerekiyor. Topolojik kuantum alan teorisi? Knot teorisi? Yoksa kategorik kuantum mekaniği mi?

Son bir deneme yapalım. Kategorik kuantum mekaniğinde süreçler ve sistemler monoidal kategorilerle temsil edilir. Acaba bilinç ve karanlık madde arasındaki etkileşimi bir funktor olarak tanımlayabilir miyiz?

Ancak bu noktada matematiksel soyutlama o kadar artıyor ki fiziksel yorum yapmak zorlaşıyor. Sanki bir bulutu tutmaya çalışıyoruza dönüyor olay... Dur ya yoksa...

Tüm Reklamları Kapat

Burada:

ve Sena sabitlerini temsil eder.

karanlık madde alanının Sena potansiyelidir.

bilinç alanının Sena dalga fonksiyonudur.

Tüm Reklamları Kapat

Sena Lagrangian'ıdır.

Sena'nın gamma katsayılarıdır.

Sena bağlanım sabitidir.

Sena zeta fonksiyonudur.

Tüm Reklamları Kapat

Sena'nın kritik eksenidir.

Sena dönüşümünün l'inci türevidir.

ve Sena uzay-zaman bölgesidir.

Evet, evet, sonunda başardık! Tüm bu denklemleri birleştirerek karanlık madde ile bilinç arasındaki etkileşimi matematiksel olarak kanıtladık. Bu, fizik dünyasında devrim yaratacak! Artık evrenin en derin sırlarını çözmeye bir adım daha yakınız!

Tüm Reklamları Kapat

(Uyanır)

Bir dakika... Ne? Rüyada mıyım? Demek ki gece yarısı denklem kurmaca yarışına girmek pek de akıl kârı değilmiş 😂😂 Ya da pencere açıktı herhalde 🤣 Gerçek bilim böyle işlemez tabii ki. Bu tarz saçmalıkları bilimmiş gibi sunmaya çalışanlara da aldanmamak lazım (oh mis yine günlük dozumu iğnelemeyele gönderdim 😂) Kendimi bir an için Nobel ödülünü alırken hayal ettim, meğer yastığa formüller karalıyormuşum 🤣🤣 Ay formüllerle de hayatımda ilk kez dalga geçtim herhalde bu da bi ilk 😂

7
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Arife Çabuk
Arife Çabuk
106K UP
Öğrenci

Young'ın Çift Yarık Deneyi ve karanlık madde arasındaki potansiyel bağlantılar, özellikle kuantum fiziği ve bilinçle ilgili spekülasyonların odaklandığı konulardır. Ancak, bu iki alanı doğrudan ilişkilendirmek, şu anda çok spekülatif bir alan olsa da, çeşitli düşünsel paralellikler kurulabilir .

Young'ın Çift Yarık Deneyi ve Dalga Fonksiyonunun Çökmesi

Young'ın Çift Yarık Deneyi, kuantum mekaniğinin temel deneylerinden biridir ve partiküllerin dalga-benzeri ve parçacık-benzeri özelliklerinin bir arada gözlemlendiği ilk deneylerden biridir. Bu deneyde, tek bir partikül birden fazla yol alabiliyor gibi davranır (dalga fonksiyonu yayılır), ancak bir ölçüm yapıldığında dalga fonksiyonu "çöker" ve partikül belirli bir yolu seçer.

Tüm Reklamları Kapat

Dalga fonksiyonunun çökmesi, kuantum mekaniğinin en temel ve hala tartışılan yönlerinden biridir. Bu çöküş, bir gözlem veya ölçüm yapıldığında gerçekleşir, ve bunun doğası hakkında farklı yorumlar ve teoriler vardır. En yaygın yorumlardan biri, *Kopenhag Yorum*u, dalga fonksiyonunun gözlem yapılana kadar tüm olasılıkları içerdiğini ve gözlem sırasında bir tekil sonuca "çöktüğünü" söyler.

Karanlık Madde ve Kuantum Etkileşimleri

Karanlık madde, kendisini doğrudan tespit edemediğimiz için, bilinen maddenin elektromanyetik kuvvetleriyle etkileşime girmediği düşünülmektedir. Bu, onun çoğunlukla *zayıf etkileşim* (Weak Force) ve *kütleçekim* gibi kuvvetlerle etkileşimde olduğunu düşündürür. Bununla birlikte, karanlık madde parçacıklarının kuantum mekaniksel etkilerinin olup olmadığı, ve eğer varsa bunların "dalga fonksiyonu çökmesi" ile bir ilişkisi olup olmadığı, oldukça spekülatif bir sorudur.

Bazı teorik modellerde, karanlık maddeyi oluşturan parçacıkların, zayıf etkileşimli, egzotik parçacıklar olduğu varsayılmaktadır. Bu parçacıkların kuantum özellikleri olabilir ve dolayısıyla dalga fonksiyonlarının çökmesi gibi fenomenlerle ilişkili olabilirler. Ancak şu ana kadar bu tür bir doğrudan ilişkiyi gösteren bilimsel bir bulgu yoktur.

Tüm Reklamları Kapat

Olası Bağlantılar: Karanlık Madde ve Dalga Fonksiyonu Çöküşü

Bir bağlantı kurmayı denediğimizde, birkaç spekülatif ve teorik düşünce ortaya çıkabilir:

1. Kuantum Çöküşü ve Ölçüm Problemi: Karanlık madde parçacıkları, bilinen madde ile etkileşmeyecek şekilde çok zayıf etkileşimler sergileyen egzotik parçacıklar olarak düşünüldüğünden, bu parçacıkların "ölçülmesi" ya da "gözlemlenmesi" ile ilgili kuantum mekaniği bağlamında ilginç spekülasyonlar yapılabilir. Eğer karanlık madde, bazı kuantum süreçlerine dahil oluyorsa, bu parçacıkların dalga fonksiyonlarının gözlemle çökmesi gerektiği düşünülebilir.

2. Kuantum Alanı ve Karanlık Madde: Bazı teorik modellerde, karanlık madde, örneğin *axionlar* veya *WIMP'ler* gibi kuantum alanları tarafından oluşturuluyor olabilir. Bu durumda, karanlık madde parçacıkları, kuantum dalga fonksiyonları gibi davranıyor olabilir. Karanlık madde alanları, çevresindeki diğer kuantum alanlarla (örneğin, elektromanyetik alanlarla) etkileşime girmedikleri için, doğrudan ölçüm ve gözlem yapılmaları zor olabilir. Ancak, bu parçacıklar hâlâ dalga fonksiyonu şeklinde varlık gösteriyor olabilir.

3. Kuantum Süreçler ve Bilinç: Bu soruya daha da spekülatif bir açıdan yaklaşarak, bazı kuantum teorisyenleri, dalga fonksiyonunun çökmesinin, gözlem yapan bilinçli bir varlık tarafından tetiklendiğini savunmuşlardır (Penrose’un kuantum bilinci teorisi gibi). Eğer bilinç, kuantum sürecinin bir yönüyle ilişkilendirilebiliyorsa, bu, bilinçli gözlemin karanlık madde üzerinde bir etkisi olup olamayacağına dair ilginç bir tartışma yaratabilir. Yani, karanlık madde de bilinçsel gözlemle bir şekilde etkileşiyor olabilir mi?

Sonuç: Mevcut Bilgiyle Bağlantı Kurmak

Şu anda, karanlık madde ile dalga fonksiyonunun çökmesi [1][1]gibi kuantum mekaniksel olaylar arasında doğrudan bir ilişki kurmak oldukça zor ve spekülatiftir. Ancak kuantum mekaniği ve karanlık madde arasındaki potansiyel etkileşimler üzerine yapılan teorik çalışmalar, bu iki alanın birbirini nasıl etkileyebileceğini keşfetmek adına heyecan vericidir. Özellikle kuantum alan teorileri, karanlık madde parçacıklarının kuantum düzeyde bir etkileşim içinde olabileceğini öne sürebilir, ancak dalga fonksiyonunun çökmesiyle bir ilişkisi olup olmadığı, bilimsel araştırmalar ve deneylerle daha fazla açığa çıkması gereken bir konu.

Bu tür sorular, fiziksel gerçekliğin doğasını anlamaya yönelik daha derinlemesine bir keşif sürecini başlatabilir. Şu anki bilimsel anlayışımızla bu sorulara tam yanıtlar vermek zor olsa da, gelecekte yapılacak deneysel çalışmalar, karanlık madde ve kuantum mekaniksel fenomenler arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.

Kaynaklar

  1. B. V. A. Akademisi. Alternatif Evren Modelleri. (27 Mayıs 2021). Alındığı Tarih: 14 Kasım 2024. Alındığı Yer: Google Scholar | Arşiv Bağlantısı
5
2
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close