Dünya okulundaki her insan bireyi, kutuplaşmış (polarize olmuş) bir zihinle yetişkin olur. (özel bireyler hariç) Birey, kendine göre kendine iyi gelen ve kendine iyi gelmeyen olarak olay kişileri vb ayrıştırır. Sahip olduğu öngörü, bakış açısına girdiği kadarıyla bir olay onu mutlu ediyor, istekleriyle uyumlu ise iyi - olumlu, aksi ise kötü - olumsuz kodludur. Oysa her olayın başlangıç ve bitiş noktaları insan zihninin dar alanının çok çok dış noktalarında kalmaktadır. Yani olayların kişilerin bütününü değil, sadece görebildiği şahit olabildiği miktarını kendi bakış açısıyla yargılamaktadır insan bireyi. Kısaca, iyi ve kötü değerlendirmeleri büyük resimde YOKTUR.
Sıradan bir insan bireyinin bunu anlaması ne kadar zor olsa da, her olay ya da kişi, birine göre iyi olumluyken, bir başkasına göre kötü olumsuz olmakta. Yani GÖRECELİ ve hatta devingendir. (büyük resmi görebildikleri için üst bilinç seviyelerinde duygusal geri bildirim bulunmamaktadır)
Olaylar sadece olması gerektiği için olur. Bilinç seviyesi belli bir noktaya ulaşmamış her bireyin olaylara yüklediği duygusal anlam, tam da bir yargıdır. Hatta kendisi için OLUMSUZ olarak kodladığı bir olayın daha sonra ne kadar olumluya dönüştüğünü defalarca görmüştür. (aslında olması gereken olur, uzun vadede olumlu etiketi de yine insan zihninin yargısı)
Doğanın yapısı böyledir çünkü. Evrensel yasalar, olmaları gerektiği için vardır ve bu yüzden işler. İnsan bireylerinin yoğun kompleks serebral korteks yönetimleri, duygusal geri bildirimleri nedeniyle sekteye uğrar. Burada amaç, bireyin mantık ve duygularını DENGEye getirmesidir. DENGE, evrensel bir yasadır ve bütün sistemlerin var olmalarının zeminidir. Biyolojik yapı, bilinç ile kuracağı denge için doğru DEĞERLENDİRMEye ihtiyaç duyar. Hızlıca İYİ ya da KÖTÜ yargıları bu dengeyi bozmakta. Psikosomatik olarak nitelenen hastalıklar da, bu dengenin bozulduğu alanlardır. (Psikolojik kökenli somatik hastalıklar) Bir olayı kronik olarak olumsuz kodlayıp, duygusal olarak ondan etkilenmeye devam etmek (kronik stres), kişinin kendi duygusal yargısı içinde boğulmasıdır.
- Burada yazanları "Olaylara duygusal geri bildirimde bulunmak yanlıştır, hiç etkilenmemek gerekir" şeklinde anlayan bireylerin hala duygusal dengesizliği (polarizasyon) yüksek seviyede demektir.
- Burada yazanları, Olaylara hızlıca duygusal geri bildirim oluşturup etiketlemek yerine, anlamaya analiz etmeye çalışıp mantıkla dengelemek gerektiğini anlayabilen bilinç, dengenin önemini iyi kötü gibi kavramlara kurban etmeyebilen bilinçtir.