1800'lü yılların ortalarında James Clerk Maxwell bugün Maxwell denklemleri adını verdiğimiz denklemlerini yayınladı. Bu denklemler boş uzayın, vakumun, elektromanyetik özelliklerini açıklıyordu. Ve Maxwell kütlesiz olan elektromanyetik radyasyonun hızının ışık hızıyla aynı olabileceğini düşünmüştü. Bugün biliyoruz ki ışık da bir elektromanyetik dalgadır ve Maxwell'in bu denklemleri sayesinde ışık hızını, evrendeki diğer sabitlere dayanarak hesaplayabiliyoruz. Bilim insanları bu durumu sınamak için birçok deney yaptılar. Örneğin bazı cisimlerden lazerin yansımasını hesapladılar veya Albert Einstein'ın genel görelilik teorisi ile kütleçekiminin (kütleçekimi de cisimleri ışık hızında etkiler) gezegenler üzerindeki etkilerinin hızını hesapladılar. Bu deneyler sonucunda da tüm deneylerin sonucunun Maxwell denklemlerine uyduğunu gözlemlediler. Neyse ki ışık hızının hikayesi burada bitmiyor.
Kuantum alan teorisi evrenin, vakumun, düşündüğümüz kadar boş olamayacağını söyler. Boşluk olarak düşündüğümüz alanda anlık bir şekilde varolan ve anında yok olan parçacıklarla doludur. 3. kaynaktaki gifi izleyebilirsiniz. Bazı araştırmacılar bu parçacıkların ışık hızını etkileyebilecceğini düşünüyor ve ışık hızının hiçbir zaman sabit olamayacağını savunuyorlar.
Araştırmalarım sonucunda ilginç bir bilgiyle karşılaştım sizinle de paylaşmak isterim. Günümüzde kullandığımız metreyi de ışık hızına bağlı olarak tanımlamışız. Yani metrenin tanımı şu şekilde: Işık hızının saniyenin 1/299.792.458'inde aldığı yol.
Umarım yardımcı olabilmişimdir. Yararlandığım kaynakları alta bırakıyorum. Detaylı bilgi almak isterseniz okuyabilirsiniz.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Science Alert. (10 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 10 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Wikipedia. (10 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 10 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Forbes. (10 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 10 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı