Aslında düz mantıkla baktığımızda, kişinin kendi yaşamıyla ilgili kararlarının öznel ve üzerinde tartışılamaz olduğu düşünülebilir. Ancak, sahip olduğumuz savunma mekanizmaları, kendimize zarar vermeyecek kadar güçlü. Zarar vermeyecek kadar. Peki madem bu kadar güçlü ise, neden intiharları sürekli olarak görüyoruz.
Hayatı algılama ve yorumlama, düşünce yapımız için temel düzeyde önemli. Çünkü mağara döneminde gerçek tehditler ve sorunlar ölüm riski vardı. Oysa günümüzde riskler aslan-kaplana göre o kadar girift karmaşık bir yapıda ki, artık bireyler gerçek anlamda tehdit olmayan konuları da tehdit olarak görmeye ve olumsuz olarak etkilenmeye başladı. Faturalar, vergiler, emeklilik, üst ast ilişkileri vs vs vs. Bu da, gerçek sorunları halledebilecek güçteki savunma mekanizmalarını zayıflatıyor. Kişiler "parasempatik" moda geçemedikleri için yoğun stres kaygı hatta panik atak yaşamaya başlıyor.
Yani kendi ölümünü isteyen bir kişi çok yüksek ihtimalle, sağlıklı düşünemeyecek bir haldedir. Bu durumdaki bir kişiye sağlıklı düşünen bireylerin müdahelesi yanlış görülmemeli. Sigara içerek uzun vadeli intihar eden bir kişiye doktorun sigarayı bırakmasını söylemesi gibi bir yaklaşım aslında. Ölümün bir hak olarak görülebilmesi için, kanserin terminal dönemi gibi medikal bir yolla düzeltilemeyecek durumlar söz konusu olmalı en azından. Çünkü birey sağlıklı düşünmeye başladığında çoğu zaman "iyi ki yapmamışım" diyerek yaşadığına sevinmektedir. Ötenazi ile intihar farklı konular kısaca.