Bunun aslında biyolojik temeli var, elbette biyolojik faktör haricinde bu daha çok sizde bitiyor. Bir kez aşık olduğumuzda beynimiz, aşık olduğumuz kişiyi gördüğümüzde ödül devresiyle ilgili kimyasallarla harekete geçerek kalp atışlarımızın hızlanmasına, avuç içlerimizin terlemesine, yanaklarımızın kızarmasına yol açar[1]. Heyecanlanmaya ve duygu değişimlerine bağlı olarak bunu söyleyememeniz veya en azından zorlanmanız gayet doğal bir durum. Lakin 3 yıl bunu devam ettirmeniz gerçekten zor, 3 yıl boyunca samimi bir şekilde sevdiyseniz bunu söyleyememeniz çok garip bir durum.
Bunun özgüvenle alakalı olduğunu düşünüyorum çünkü zaten birisine bu konuda açılmak özgüven ister. Özgüven eksikliği olduğunu düşünüyorsanız öncelikle bunu çözmekle uğraşın. 3 yıl boyunca samimi bir arkadaş ilişkiniz olduğunu da sanmıyorum, yani aslında kendi deneyimlerime ve gözlemlerime göre konuşacak olursam arkadaş-yakın arkadaş-sevgili zinciri önemlidir, siz arkadaşlıktan öteye geçmediyseniz belki de ne yapacağınızı bilmediğinizden olabilir.
Bu bir süreçtir, karşınızdaki kişiyle eğer 3 yıl boyunca veya uzun bir süre boyunca yakın bir arkadaşlık temasınız olduğunu düşünüyorsanız o kişi muhtemelen size karşı zaten duygusal açıdan ilgisiz birisiydi. Emin olun birisine açılmaktan hiçbir şey kaybetmezsiniz, hayatımda yaptığım ilk çıkma teklifiyle daha evvel yaptığım son olan teklifi karşılaştırıyorum ve arada dağ kadar fark var. Deneyimlerinize ve gözleminize dayanarak kabul edip-etmeyeceğini davranışlarından bile anlayabiliyorsunuz. İnsanlar artık psikolojik olarak neler olacağını, neler kaybedip kaybetmeyeceğinin farkına varıyor ve açılmamak çok daha kötü bir durum zaten birey de 1 kez olsa bile deneyimlediği için bunun üstünde takılı kalmıyor.
O an birşeyi yapmanız gerekiyorsa yapın, duygularınızın karşısında olun yoksa ileride pişmanlık duyabilirsiniz.
Kaynaklar
- N. Puranik, et al. (2020). Physiological Basis Of Love- This Is Our Brain On Love: Physiology Of Love And Its Basis. International Journal of Current Research in Physiology and Pharmacology, sf: 5-8. doi: 10.31878/ijcrpp.2020.44.02. | Arşiv Bağlantısı