Bu konuda Camus'un Sisifos Söyleni kitabını okuyabilirsin. Camus, felsefi araştırmaları ve akıl yürütmeleriyle hayatın bir anlamı olmadığı sonucuna varır ve bu sonuçtan sonunda insanın kendini tüketmesi -yaşamak, son ana kadar yaşamak- gerektiği sonucuna ulaşır. Bununla da yetinmez, yaşamın bir anlam içermediğini düşünen bir insanın mutlu olması gerektiğini söyler.Kitabı okumanı tavsiye ediyorum :)
İnsan bu dünyaya kendi iradesi ve isteği ile gelmediği için bu soruya cevap vermek pek mümkün değildir. Bu soru dahi kendi içinde pek mantıklı değil. Biz insanoğlu, kendi isteğimizle kendi çabamızla dünyaya gelmedik. Birey olarak ebeveynlerimizin genlerini dünyaya bırakma içgüdülerinin sonucuyuz. Tür olarak da milyonlarca yıl süren evrimsel bir gelişimin ürünleriyiz, bu kadar. O nedenle ortada bir amaç, bir niyet, bir hedef yok. Olsaydı zaten milyarlarca insan bu amacı çok uzun süre önce görmüş, milyarlarca insan aynı amaç altında birleşmiş ve o amaca yönelik ilerliyor olurdu ama bu bile anlamlı değil çünkü bu amaç da insana ait olamaz. Doğmadan, var olmadan önce belirlenebildiği takdirde buna amaç denebilir. O nedenle de herkes var olması durumunu anlamlandırmaya çalışıyor ki bu da pek anlamlı değil. Eğer insanın dünyaya gelmesi, bir amaç güdüyor ise bu amaç kimin amacı? Bunu bilmiyoruz, bilsek de o fikir bize ait değil. Bir aletiz o zaman ki bu da kabul edilmesi zor bir durum.
Bu bilinmezler doğrultusunda herkes kendince bir amaç yaratıyor, hayatını anlamlı kılmaya çalışıyor. Ama büyük çoğunluk da bunu başaramıyor. Bu nedenle bu konuda çok fazla odak, fikir, iddia, kabul ve tartışma var.