Bu, birçok vücutsal faaliyetin çalışma prensibi ile ortaya çıkar. Buna en çok katkıda bulunan dolaşım sistemimizdir. Kalp, kanı sürekli olarak vücudun her tarafına pompalar ve bu da dengeli bir sıcaklığın yayılmasına olanak sağlar. Bir diğer faktör metabolizmadır. Glikoz, oksijen ile reaksiyona girer ve enerji açığa çıkar. Hücre solunumu olarak adlandırılan bu süreç, adenozin trifosfat adı verilen enerji molekülünü üretir. Bu solunumdan açığa çıkan enerjinin %50-%70'i ısı olarak çıkar ve bu da vücut ısısının ana kaynaklarından birini oluşturur.
Bu enerji dönüşümlerinin dışında, fiziksel aktivitelerimiz sırasında ATP moleküllerimiz parçalanır ve enerji serbest bırakılır. Bu, hem kasların kasılmasını hem de ısı üretimini sağlar. Çevresel faktörlerden termoregülasyon da bunda etkilidir. Vücut, dış sıcaklık koşullarına bağlı olarak çeşitli mekanizmalarla kendi ısısını düzenler. Soğuk havalarda, hipotalamus vücudu sıcak tutabilmek için titreme refleksini devreye sokar. Titreme sırasında kasların hızla kasılıp gevşemesi, vücut ısısını artırır. Tiroksin hormonu gibi hormonlar da metabolizmayı hızlandırarak ısı üretir. Genel olarak, sindirim süreci de buna katkıda bulunur.
Kaynaklar
- Karri Hen Whitmer. Isı Üretimi. Alındığı Tarih: 7 Ağustos 2024. Alındığı Yer: Biology LibreTexts | Arşiv Bağlantısı