Sorunun her kişi için tek bir cevabı bulunmamakta.
Çünkü algı, dış uyaranları yorumlama biçimidir. Çünkü algı, yorumdur. Çünkü algı, tehdit değil, tehdit algısıdır. Çünkü algı, hayatla etkileşim şeklimizdir ve özneldir. Bu açıdan hayatın kendisi, dış uyaranlarla olan interaskiyonumuzdur. Bunu belirleyen de, yorumlama biçimimiz.
Olayların etkisinde kalarak buna göre bir yaşam dizayn eden, ya da olayları etkileyecek yöntemleri bulup olayları kendine göre şekillendiren insan karakterleri mevcuttur. Biri olayların etkisiyle kendi algısın biçimlendirir, diğeri yine bireysel algısı ile etrafını biçimlendirebilir. Kişilik karakter yapıları, ve yaşamla olan etkileşim sabit değildir, değişkendir. Bu nedenle kişi yaşamının farklı dönemlerinde, yaşamı farklı şekillerde ele alıp yorumlayabilir. Anlamamız gereken, hayatı yorumlama biçimimiz sadece çevremizle ilgili bir tutum değil, aynı zamanda bizzat kendimizle alakalı bir etkileşimdir. Bireysel algımız, hormonal düzeni (tehlike ve tehlike algısı farklı olduğu için aynı şartlarda biri güvende hissederken, başka biri tehdit altında hissedebilir) belirler. Gen yapıları ON ya da OFF moda duygudurum üzerinden geçebildiği için, olumsuz duygudurum, kötü gen özelliklerini aktive edebilir.
Yetişkin bir birey, rasyonel bakış açısına ulaşmayı, çevresel uyaranların psikolojik etkilerini aşarak, uyaran ile bireysel yorumunu ayırmayı başarmak zorundadır.