Kant bir felsefeci olarak bilimsel bir çıkarım yapmamıştır. Çünkü beyinle ilgili çalışmalar göstermektedir ki insan beyninde çok merkezli, çok sesli ve kendi içinde rekabet halinde işleyen yapı ve alanlar vardır ki insanda rasyonel düşünce/matematiksel düşünce merkezi ile ödül sistemleri ayrı alanları aktif etmekte buna karşılık kendi çıkarçılığı dışında medial prefrontal korteks gibi başkalarına dair empati ve hissetme gücünde aktif olan alanlar ve sistemler beyinde ayrı alanlar olarak tespit edilmektedir. Bu açıdan rasyonel düşünme alanları daha çok duygusuz ve hissiz soyut matematiksel şematik düşünme olarak karşımıza çıkar ve faydacılığı öne çıkarırken, ahlaki ve vicdani olgular daha farklı alanların aktif olmasını gerektirir. Bu nedenle rasyonellik ve ahlak (başta hissetme ve empati gücü) iki ayrı ve birbirini gerektirmeyen olgulardır.
Diğer yandan beyinde ödül sistemine ve dopamin yönetimine odaklı alan da anlık insanı yönlendirirken beyin kabuğu denilen neokorteks ise bilinç düşünme ile uzun soluklu geleceği planlama, hazzı erteleme ve iradenin kaynağı olarak karşı faaliyette bulunarak ahlaki önerme ve değerlendirmeleri yapar. Bu açıdan evrimsel olarak haz peşinde koşma ve bireysel faydacılık evrimin insana dayattığı ilkel dürtüler iken muhakeme ve irade gibi karşı ve baskılayıcı nöron mekanizmaları insanın evrimsel miras aldığı hayvani doğasına karşı koymayı gerektirir.
Yukarıdaki bilimsel bulgulara göre Kant'ın özellikle diğer insanlarla ilişkilere yönelik toplumsal ahlaka dair çıkarımı hatalıdır ve rasyonellik ahlaki davranmayı gerektiren bir durum değildir. Basit bir örnekleme ile bir insanın hayatını kurtarmak için kendi hayatını riske atan birinin rasyonel düşündüğünü söyleyemeyiz. Onu buna iten şey empati yeteneklerini harekete geçiren ayna nöron faaliyetleri sayesinde hissetme gücüdür.
Kaynaklar
- D. Eagleman. (2016). Beyin. ISBN: 9786054729692.