Akış hep ileriyedir, yavaşlatılabilir fakat durdurulamaz!
Görece duraksıyor yahut geriliyor oluşu, hele ki ilkel sayılabilecek argümanların güdümünde ve öne çıkarılarak, sadece bir şeye işaret eder: Sistem tıkalı ve kaçınılmaz bir sona doğru gidiyor çünkü var olduğu günden bu yana bindiği dalı kesiyor. Bu kapitalizmdir…
Sistemin elindeki ve yığınlardan özenle esirgediği en önemli güç bilgi ve bu bilginin pratikteki kolaylaştırıcı karşılığı olan teknolojidir. Bu güne kadar tekelinde tutmayı becerebildiği bu iki ayak, bilişim çağında artık elinde tutmakta zorlandığı alanlar arasında ve bilgi şayet bu güne kadar sömürüp baskıladığı milyonların doğrudan erişimine açık olursa, ki engellemek mümkün değil, tehlike çanları çalmaya başlar.
Bir şey yapmalı. Öyle bir şey ki bilginin kendisini manipüle etmeli, çarpıtmalı ve fakat yetinmemeli. Ayrıca yaşam standartlarını öylesine ve iradi olarak düşürmeli ki, milyonlar günlük yaşam koşuşturması içinde boğulmalı ve düşünmeye bile fırsat bulamamalı.
Ola ki bunu da aşarlarsa, öyle bir yapay uğraş alanı yaratmalı ki, bilginin aydınlattığı yolda en arkada duran ve düşman bellenen ben yerine, yığınlar aşamalı yapay duvarlara odaklanmalı ve enerjilerini orada tüketebilmeli.
İşte günümüz arkaik dediğimiz din, inanç, ırk, mezhep aparatları bunlardır ve ne yazık ki hala çok kullanışlıdır.
Bunca gelişmişlik seviyemize rağmen bunca düşük standartlara rıza verişimizin nedeni bu. Bunu bizlere revan gören de ellerini ovuştura dursun. Fakat onlar da adları gibi biliyor: Vakti gelenin önünde durulamaz. Sevgiyle…
Kaynaklar
- Temel Demirer. (1996). Yeni Dünya Düzeni Ya Da Düzensizliği. Yayınevi: Pelikan Yayınları. sf: 304.