Fotoğrafları koymadım. Kaynakçadaki linke bakabilirsiniz. Bu tarz sitelerden gelen hiçbir bilgi bilimsel değil, uydurma, çarpıtma ve safsatadır. 10000 yıllık falan olduğu söylenmiş, şaka gibi...
"Şimdi sırada, çok meşhur ve hakkında buraya kadar anlattıklarımıza nispeten daha fazla bilgi bulunan tür var: Homo erectus. Az önce değindiğimiz gibi, Homo ergaster'den evrimleştiği düşünülen Homo erectus, arada Homo erectus georgicus olarak anılan bir tür üzerinden evrimleşmiş olabilir. Bir diğer opsiyon da, Homo erectus'un evrimleşmesinden sonra, Homo erectus georgicus'un evrimleşmiş olması... Ne olursa olsun, elde bol miktarda geçiş türü olduğu görülmekte...
Homo erectus, 1.9 milyon yıl ile 100.000 yıl öncesine kadar varlığını sürdürmüş, çok başarılı bir insan türüdür. Bir düşünün; bundan sadece 100.000 yıl kadar önce, Homo sapiens henüz yeni yeni yükselirken, bir diğer insan türü ve doğrudan atası olan Homo erectus ile birlikte yaşamış olma ihtimali bulunuyor! Henüz Homo erectus'un tam olarak yok olduğu tarih kesinleşmiş değil; ancak günümüzden 143.000 yıl öncesine ait olan ve H. erectus kalıntıları olduğu düşünülen fosiller bulunuyor.
Türün keşfinin ilginç bir geçmişi bulunuyor. Darwin'in Türlerin Kökeni isimli eserinden etkilenen Hollandalı araştırmacı Eugene Dubois, Asya'da insanın kökenlerini araştırmaya başladı. 1886 yılından itibaren tam 5 yıl boyunca fosil arayan Dubois, sonunda 1891 yılında insanların ataları olduğunu düşündüğü ilk kemik kalıntılarına rastladı. Fosil, Endonezya'nın Java adasında bulunmuştu ve bu yüzden fosile Java Adamı adı verildi. Tür yapı olarak insanla bir olmasa da, tıpkı modern insanlardaki gibi bir femur kemiğine ve kafatası yapısına sahipti. Türe ilk olarak "maymun adam" anlamında Pithecanthropus erectus adı verildi. Sonradan, 1921 yılında Davidson Black tarafından bir diğer örnek bulundu; ancak Çin'de bulunmasından ötürü farklı bir tür ismi verildi: Sinanthropus pekinensis. Ne yazık ki 2. Dünya Savaşı, fosil kalıntılarını da vurdu ve birçok fosil harap olarak kullanılmaz/tanımlanamaz hale geldi. Bu fosillerin bir kısmından yola çıkılarak yapılan dökme fosiller, günümüzde müzelerde sergilenmektedir.
Sonradan yapılan yeni keşiflerle, önceden keşfedilen bu kemiklerin de Homo erectus isimli ve modern insanlar olarak bizlerin doğrudan atası olan türlere ait olduğu keşfedildi. 1950-1970 yılları arasında türe ait sayısız fosil çıkarıldı. Özellikle 1949'da Güney Afrika'da ve 1950'lerde Dünya'nın çeşitli yerlerinde (Turkana Gölü, Gürcistan, İspanya, Endonezya, Vietnam, Çin ve Hindistan) çıkarılan fosiller, Homo erectus hakkında tam bir bilgi arşivi oluşmasını sağladı. Fark edebileceğiniz gibi, bu bilgi arşivinin en önemli parçalarından biri ise, Homo türlerinin artık Dünya'ya yayılmaya başlıyor olmasıydı.
Homo erectus, H. habilis gibi, çıkıntılı bir çeneye ve büyük azı dişlerine, kalın kaş çıkıntılarına, uzun bir alt kemiğe ve 750 ila 1225 cc arası değişen bir beyin hacmine sahipti. İlk zamanlara ait H. erectus beyinleri 900 cc civarındaydı ve sonradan bulunanlar ise ortalama olarak 1100 cc civarında bir beyin hacmine sahiptiler. Yine, beyin büyüklüğünün tür içerisinde evrimleştiği net bir şekilde görülmektedir. İskeleti, modern bir insanınkine benzer şekilde oldukça sağlamdı ve bu da, çok daha güçlü olduğu anlamına geliyordu. Vücut oranları farklı farklıydı. “Turkana Çocuğu” ismi verilen Homo erectus, modern insanlara benzetilebilecek şekilde uzun ve inceydi. “Pekin Adamı” olarak isimlendirilen diğer bir Homo erectus ise daha kısa ve çelimsiz bir yapıdaydı. Turkana Çocuğu adı verilen H. erectus üzerinde yapılan çalışmalar, bu türün günümüz modern insanlarından "daha iyi" bir yürüme yeteneğine sahip olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi, gelişkin vücut şekline oranla, vücudunun ve beyninin hafif olması. Elbette “yürümenin iyiliği”nden kasıt, daha çevik ve kolay oluşu... Ayrıca bizim yürüyüşümüzün daha “zor” ve “kötü” olma sebebi, iskeletimizin ağır kaslarımızı ve büyük beynimizi taşımak zorunda olması. Bu da bize, bizim evrimleşmemiz sonucu oluşacak türlerin yürümekte çok daha başarılı olabileceği konusunda bir fikir veriyor!
Ayrıca tekrar vurgulamak gerekirse, H. habilis ve tüm Australopithacus’lar sadece Afrika’da bulunmuşken, H. erectus‘un Afrika, Asya ve Avrupa’da da bulunmuş olması, Afrika'dan dışarıya doğru ilk göçlerin başladığını ve epey bir yol kat edildiğini göstermektedir! Bu da, H. erectus'un çok daha rahat yürüyebildiğini ve yayılabildiğini göstermektedir! Zaten anatomisinde yapılan incelemeler, dik bir şekilde rahat yürüyebilmesi sebebiyle "dik adam" anlamında Homo erectus adını türe kazandırmıştır. Daha da ilginci, H. erectus‘un ateş kullanabildiğine ve habilis‘e kıyasla taş kullanarak çok daha sofistike aletler yapabildiğine dair bulgularımız ve kanıtlarımız olması!
H. erectus ile ilgili olarak kitaplar dolusu bilgi yazılabilir. Ancak burada çok fazla bilgiye boğmak istemiyoruz, çünkü daha incelememiz gereken çok tür var. Umuyoruz ki burada verdiklerimiz, bazı temel bilgileri size sağlayacaktır."
Kaynaklar
- Yazar Yok. Evrim Ağacı. (29 Nisan 2020). Alındığı Tarih: 29 Nisan 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı