Bu konuda parçanın bütünün özelliklerini taşımasının gerek olmadığı söylenir. Yani diğer bir deyişle bütün parçaların toplamından daha fazlasıdır. Bu durum aslında indirgemeci yaklaşımların da hatalı olduğunu ve olgulara açıklamakta yetersiz kaldığını göstermektedir. Çünkü bütün parçalara indirgenerek açıklanamıyorsa o halde söz konusu şey için bütünlük taşıdığından bahsedebiliriz. Örneğin hücre insan veya canlıyı açıklamakta tek başına yetersiz kaldığından canlının biyolojik parçalanamaz bütünlüğünden bahsedebiliriz. Yani canlı ancak bu bütünlükle açıklanıp izah edilebilir demektir. Bu bütünlük bölünmez nitelikte bir organizasyonu gerektiriyorsa ve bütünün özellikleri ancak uygun organizasyonla ortaya çıkıyorsa bu parça olarak ifade edilen niceliklerin belli ve uygun bir araya geliş şeklinin nitelik farklılığına dönüştüğü anlamına da gelir ki bu da nesnelere ve olgulara dair kompleksliği ortaya koyar. Örneğin uçak uçar ancak uçağın parçaları uçamaz. Uçağın uçması ancak doğru bir parça organizasyonu, birleşmesi ve uygun bir araya gelişine bağlıdır. Uçak ancak bu organizasyonla uçabilir. Bu da uçağa yani bütüne dair organizasyonun karmaşık ve kompleksliğinin artması ve nicelik değil nitelik dönüşümü demektir. Yani nicelik çokluk tek başına bütünlük açısından yeterli bir açıklama sunamıyor bize demektir. Mesela sorunuz açısından bilinç nöronların niceliksel özellikleri ile açıklanamaz demektir. Yani nöran hücrelerin sayısının artışı bilinci tek başına açıkklayamayacak demektir. Çünkü bilinçte niteliksel fark var demektir ki bu bir çok kişinin sandığının aksine bilinçle beyin büyüklüğü ilişkisini tek başına bilinç açısından açıklama getirme anlamında yetersiz kalmasi demektir.