Fikir ve düşünce özgürlüğü, varoluşsal ve üzerinde tartışılamaz bir hak özgürlüktür.
Bu açıdan bütün düşüncelere saygı göstermek, yeterli derecede bütünsel düşünen her kişi için sıradan bir düşünsel yaklaşımdır. Nasıl çocuğun düşünceleri saçma olduğu halde değer veriyor isek, -bize göre- yanlış, -bize göre- eksik hatalı kusurlu anlamsız düşüncelere de varoluşsal anlamda saygı duymak zorundayız.
Daha önce de konusu geçmişti. Saygı göstermelik bir nezaket değil, hayata bakışı belirleyen temel bir yaklaşımdır.
Her düşünce-fikir ile muhatap olduğumuzda aynı analiz anlama - çıkarım sürecini yaşamayız. Örneğin bilimsel olarak temelden hatalı bir yaklaşıma maruz kaldığımızda, bunun teorik eksiklik vs bir sebepten kaynaklandığını hemen anlayabiliriz. Kişinin bu şekilde hatalı düşünebileceği (ki doğruyu bulabilsin) ni unutmadan -değerlendirilebilir- olmaktan çıkarırız. Yani bir düşünceyi ele almada, içsel tutarlılık ve bilimsel dayanak gibi kriterlere bağlı analiz etmemiz gerekir. (Ki bunu okuyan neredeyse herkes istemsiz olarak bunu yapıyor olmalı) Bizi besleyecek derinliğe, tutarlılığa, literal desteğe sahip düşünceleri değerlendirir, temeli eksik noksan kusurlu hatalı olanları eleriz. Böylece KİŞİSEL yaklaşmayız muhataba. Düşünce düzleminde iletişimde kalmış oluruz her ihtimalde.
Herkes aynı, herkes etik, herkes temel bilimsel seviyede, yeterli bir felsefi düzlemde düşünecek diyemeyeceğimize göre, arka planı hiç olmayan, yanlış, eksik, manipüle olmuş bilgilere karşı TEORİK bir yaklaşım-tutum geliştirmek hem kendimizi bilgi kirliliğinden korur, hem de muhatabımızla gereksiz diyalogları önler.
Unutmayalım ki, biz de bir zamanlar bir çok konuda yanlış düşüncelere sahiptik. ZAMANLA DAHA İYİ oluyoruz. Muhatabımız da o sürecin kimbilir neresinde. Onu küçümseyip hatalı olduğunu yüzüne vurmak yerine, (eğer karakteri izin veriyorsa) ona daha doğruyu aktarmak bütünsel gelişim açısından daha iyi olacaktır.
Kimse daha doğruyu biliyor diye üstün, diğeri yanlış bilgiye sahip olduğu için aşağı olamayacağı için, temelde ürettiği düşüncenin niteliğinden bağımsız olarak bireyler saygıyı varoluşsal nedenlerle hak ederler.