İnsan, zekasının yan ürünü olarak evrimleşen anlamlandırma özelliğini kullanır ve her şeyde bir anlam arar. Bazen evrimsel sürecin yapmak zorunda bıraktığı temel davranışlarda ve bunun ötesinde de bir anlam arıyoruz.
Neden ürediğimiz ile ilgili evrimsel açıklama ile yakından ilgili bir durum. Üreyen ve üremeyen arasındaki en temel fark genlerini gelecek nesle aktaramamasıdır. Zekamızın evrimi sayesinde bu konuda doğal işleyişin ötesine geçebilsek de evrim başka şekillerde devreye giriyor. Eğer atalarımız bir şeyler yapmasaydı şu anki durumda olmayacaktık. İşte bir şey yapan ve yapmayan arasındaki fark da budur. Bu yüzden bizde de bunu yapma isteği var. Bu gayet doğal bir arzu. Evrimin bizi zorladığı başka bir mekanizma.
Zekamızın evrimi ise durumu biraz daha karmaşıklaştırıyor. Bu mekanizmayı meşrulaştırmak için evren yok olsa bile bizim kurtulacağımızı düşünebiliyoruz. Başka evrenlere geçebileceğimizi ya da ölümden sonra bir yaşam olduğunu düşünebiliriz. Bunların hepsi sadece bu mekanizmayı meşrulaştırmaya çalışma yollarımızdan birkaçıdır.
Evrimde çeşitlilik olduğu gibi o farkı düşünme, hayatı anlamlandırma konusunda da bir çeşitlilik var. Kimisi hayatın bir gün bitecek olmasının bir şeyler yapmak için asıl itici güç olduğunu düşünür. Kimisi ise bir gün bitecekse yapılanların anlamsız olduğunu düşünür. Bunu, hayatın anlamını her insan kendisi bulmalı.