Yaşamın ya da hayatın anlamı kavramı, insani değerler ve kültürel birikimler neticesinde oluşan günümüz insan yaşam dinamiklerinin var ettiği yapay bir olgu. İnsan yaşamının bir anlamı yok ve olması da gerekmiyor zaten.
İnsan, evrimsel süreçlerle ortaya çıkmış milyonlarca türden biri ve bizler de bu süreçler sonucu belirli nitelikler kazanmış ve ayırt edici olarak düşünce gücüne sahip bir türün birer örneğiyiz. Ve dünyaya, ebeveynlerimizin üreme dürtüleri sonucu gelmişiz. Yani varoluşumuzda bir irademiz yok. İsteyerek, seçerek, iradeyle dünyaya gelmiş değiliz. Ve bu gerçek de insanlara kırıcı, incitici geliyor. Ama öyle olmamalı çünkü gerçek bu. İnsan düşünce gücüyle, farkındalık becerisi ile gerçekleri olduğu gibi kabullenme yeterliliğinde bir canlı. O nedenle, bu gerçek bizi incitmemeli. Bizler, her birimiz, kendi hayatlarımızı anlamlı kılmaya çalışmalı ve kendi anlamımızı bulabilmeliyiz. Bunu başarabilecek yeterliliğe sahibiz.
Bu anlamda insan hayatının bir anlamı yok. Ama herkes, kendi hayatını anlamlı kılma becerisinde. Bakınız anlamını bulma demiyorum. Kılma diyorum. Bunu biz yapacağız. Herkes kendi hayatını anlamlı kılacak. Zaten var olan anlamı bulmak değil bu. Çünkü bulunan şey de yapay. Orada bir anlam var da biz onu bulamıyoruz gibi oluyor ki bu doğru değil. Çünkü orada, bulunmayı bekleyen bir anlam yok. Bir onu var edeceğiz.
Ben kendi adıma bu konuyu şöyle özetliyorum: Hayatın anlamını bulmadım. Kendi hayatımı anlamlı kıldım. Siz de kendi hayatınızı anlamlı kılmalısınız. Bunun net bir formülü yok. Herkesin kendi manevi değerleri, sosyalliği, politik görüşü, inanışı, zevkleri, hobileri, mesleği, duygusal dünyası vs. ile mümkün olan bir şey bu. Sizin için hayatta güzel ne var? Bu sorunun cevabı, söz konusu anlamı ortaya çıkarmanıza yardımcı olacak ilk yakıttır. Değerleriniz, güzel değerli erdemli bulduklarınız. Bunları netleştirdiğinizde anlam kendiliğinden ortaya çıkar.
Umarım fikir verebilmişimdir. Sağlıcakla.