Temelinde herkesin bakışı farklıdır. Kimine göre dinine göre şekillenir, kimine de yaşam biçimine göre. Önemli olan şey, insanın kendini nerede gördüğüdür. Dinsiz birisi, insanın sadece temelinde üremek için evrimleştiğini düşünür. Dindar birisi ise, Tanrı'nın kendilerini sınamak için yarattığını düşünür. Bana göre insanlar bu durumu dramatize eder çünkü şöyle düşünüyorum: Bir yol var, bu yol insan ömrü olsun, 70-80 yıl. Bu yolda herkes ortak bir trende ve trenin iniş yeri hiçliğe gidiyor. Kısacası ölüm kişiden kişiye değişir. Birisi camdan bakmayı tercih eder, birisi yldan ziyade kendine odaklanır, birisi sadece önüne verilen şeye odaklanır.
Albert Camus’un dediği gibi, “Bir insan hayatının saçmalığını fark ettiğinde, ya yaşamanın saçmalığını kabul edip devam eder ya da kendini yok eder.” Bu yüzden anlam arayışı, aslında insanın kendisine yüklediği bir anlamdır.[1]
Şimdi, bunların hepsi binlerce milyarca insan farklı bir şeye odaklanıyor ama yolun sonu aynı. Bazıları sadece dramatize etti, kendine bir amaç aradı. Bazısı inandığı şeyler uğruna yaşadı, asıl emellerini ölümden sonrasına sakladı. Bazısı bu şeyin hep aynı yere gideceğini düşündü ve işe yaramaz bir şey olduğunu düşündü. Kısacası, bu anlam arama mevzusu insanın bu yolculuğu dramatize edip ya da daha keyifli geçirmek istemesine bağlı olarak değişir. Camus bakışıyla, anlam arayışı, yaşamanın saçmalığını kabul edip onunla yaşamayı seçmektir. Bana göre.
Kaynaklar
- A. Camus. (2014). Sisifos Söyleni. ISBN: 9789750720123. Yayınevi: Can Yayınları.