Evet, var. Hepimizin duyduğu Adenin (A), Timin (T), Guanin (G) ve Sitozin (C) nükleotitleri, genetiğin altında yatan algoritmanın harflerini oluşturuyor. Bunları istediğiniz kombinasyonda dizebilirsiniz; ancak bir kural var: Her zaman üçlü üçlü ("kodonlar" halinde) okunuyorlar. Yani ATCTTCGGGATC kodu, ATC - TTC - GGG - ATC şeklinde okunacak. Bu üçlülerin her biri bir aminoasite karşılık geliyor. Aminoasitler de birleşerek proteinleri oluşturuyor - ki bu da hem yapısal hem de fonksiyonel mekanizmaları oluşturuyor (bunlara "protein mekanizmaları" deniyor). Bu mekanizmalar, fiziksel ve kimyasal yapılarından ötürü iş yapabiliyorlar (mesela bir şeyi bir yerden bir diğer yere taşıyabiliyorlar ya da bir kimyasalı başka bir kimyasala dönüştürebiliyorlar). Böylece kod, ürüne dönüşüyor.
Bununla ilgili çok kapsamlı bir yazımız var; kesinlikle tavsiye ederim.
Ve evet, genetiğin dilini ne kadar iyi çözüp, ona ne kadar çok hükmedebilirsek, hem var olan türleri değiştirme, hem onları birbirine kaynaştırma, hem de yepyeni türler yaratma (ve hatta "tür" olmaksızın iş yapan protein makinaları inşa etmemiz) mümkün olacak.