Hormonal düzen tamamen sirkadiyen yapıdadır. Yani güneşe göre evrimleşmiştir. Hangi saatte hangi hormonun ne kadar salınacağı, güneşten gelen ışığın dalga boyu (eğim açısı - bulunduğumuz yerel konum) üzerinden belirlenir. Bunun yanında tabii ki vücut kitle indeksi de belirleyicidir, ancak hormonal salınım vakitleri sirkadiyen ritmdedir. Güneş batmaya başladığı turuncu - kırmızı dalga boyu, biyolojik olarak "mağarana çekil, dinlenmeye geç" kodunu taşır. Bu saatten sonra sindirimin durup, artık otofaji, mitofaji gibi yenilenme onarım süreci başlamalıdır. Bu yüzden de turuncu kırmızı dalga boyu dışındaki ışıklar, sirkadiyen ritmi olumsuz etkiler. Floresan, özellikle de led ışıklar (en zararlıları), biyolojik ritmin bozulmasında önemli etkenlerdir.
Normal şartlarda gece melatonin arttığı, uyku fazına geçiş sırasında prefrontal korkeks (mantıklı düşünme, analiz vs) aktivitesini düşürür. Tamamen durmaz, ancak olabilecek en dip seviyeye geçer. İşte bu yüzden düşüncelerimizi mantık çerçevesinde yapamayız bu yüzden. (Aşık olduğumuzda da prefrontal korteksin aktivitesi azalır ve muhatabımızı rasyonel ele alamayız bu yüzden. Birliktelik bittikten sonra yaptıklarımız saçma gelir. Oysa aşık iken, gayet normaldir) Sabah uyandığımızda artık mantıklı düşünme ile ilgili merkezimizin harıl harıl çalışıyor olmasıyla birlikte gece düşündüğümüz parlak ötesi harika fikirlerimiz birden basitleşmeye ve anlamsızlaşmaya başlar. Bunu biliyor olsak da yaşamaya devam ederiz :) Parasempatik sistem (dinlenme - onarım dönemine geçmeyi sağlar- otonom sinir sistemi altındadır) doğru çalışıyor ise (kortizol e neden olacak stres kaynağı yok ise) melatonin 11de artmaya başlar ve TAM KARANLIK bir ortam uyumak için gereklidir. Daha önceki dönemlerde mağaraya çekilme ile bir çok stres kaynağı sona ermiş oluyordu ve parasempatik sistemin çalışması daha kolaydı. Oysa "modern" yaşam biçimi, stres kaynağı cenneti olduğu için (trafik, iş, giderler, gelecek kaygısı......vs) kronik strese maruz kalmak daha olası malesef. Bu yüzden meditasyon, ibadet gibi rutinlere daha çok ihtiyacımız var. Yani gece saçmasapan mantıksız şeyler düşünmeye ihtiyacımız var. :)
Sirkadiyen ritm bozulduğunda, özellikle vardiyalı çalışanlarda kanser yüzdelerinin arttığını görüyoruz. Vücut bir süre bu biyolojiye zıt yaşam şekline uyum sağlamaya çalışır. Ancak bunu biyolojik bir kapasiteyi kullandığı için hızlı yaşlanma ve hastalıkların erkene gelmesi kaçınılmazdır. Değişken vardiyalı çalışma durumları ise bu konuda en olumsuz yaşam şeklidir. Uzun dönemli farklılıklara adaptasyon biyolojik olarak mümkün iken (kutuba yakın 6 ay gece 6 ay gündüz), kısa dönemli değişimlere adaptasyon daha zor, biyolojik kapasiteyi daha yoğun kullanma demek olacağı için yıpranma ve hızlı yaşlılığı çeken bir faktördür malesef....
Kaynaklar
- Yazar Yok. Circadian Rhythm Sleep Disorders: Part I. (22 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 22 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı