Öncelikle, içgüdüler çevresel etkenlere göre şekillenip oluşurlar. Bu sebeple türler yaşam şartlarına göre belli refleksif tepkiler üretir. Belirli dış etkenler ortaya çıktığı esnada, stres hormonu diyebileceğimiz kortizol; kısa süreli hafıza, öğrenim, duygulanım, davranışın düzenlenmesi gibi görevlere sahip olan Hipokampus'u uyarır ve Hipokampus bu uyarıma göre nöronları regüle eder ve sinir sistemi üzerinde öğrenme etkisi yaratılır. Bu öğrenim, DNA metilasyonuyla (kimyasal değişimiyle) kalıcılığını nesiller boyunca sürdürür.
Esasında içgüdülerimizin çeşitliliği reddetmek gibi bir meyli yok, sadece bulunduğumuz ve geliştiğimiz çevresel etkenlere adapte oluyoruz. Bilişsel olarak gelişsek de, yeni mekanizmalar elde etmemiz yoğun bir seçilim baskısı ve hayatta kalma riskini tecrübe etmemizden geçiyor. Yine de bu fonksiyonların körelmesi, modern hayatın getirilerine kanalize edilmek yoluyla bir miktar sağlanmakta kanımca. Örneğin bir yırtıcının kükreyişini duymak; Afrika savanında gezerken farklı hissettirir, bir şarkı dinlerken duymak farklı hissettirir. Ayrıca içgüdüler yalnızca tehdit durumlarında işimize yarayan mekanizmalar değildir, aynı zamanda sosyal çevreye uyum sağlamak, iletişim kurmak gibi görevleri de yerine getirir. Vücut dili dediğimiz fiziksel gösterime dayalı davranışlar günlük hayatımızda iletişimi kolaylaştıran ve anlaşmamızı sağlayan itkilerdir.
Örnek verecek olursam; bal arıları kovan içindeki iletişim şeklini, nasıl hareket edeceklerini, diğer bireylerin konumlarını içgüdüleri sayesinde anlayabilir. Aynı şekilde insan yavruları için meme emmek de tamamen içgüdüsel itkilere bağlı bir olaydır. Meme ucu yani Areola'daki feromonlar, henüz gözlerini bile açamamış yeni doğmuş bir bebeğin meme emmesini sağlar.
Sonuç olarak içgüdüsel davranışlar, belirli seçilim baskılarıyla öğrenilerek devam ettirilen itkilerdir. Bu itkiler körelecekse bile, bunun için henüz oldukça erken. Ve dediğim gibi, bunlar gibi refleksfil davranışlar yalnızca kaç-savaş gibi uyarımlar haricinde de kullanılır. İçgüdüleri, yüksek sese karşı olan hassasiyetimizle de, meme emme refleksiyle de aynı skalada değerlendirmeliyiz.
Kaynaklar
- G.E Robinson, et al. (2017). Epigenetics And The Evolution Of Instincts. Science, sf: 26-27. doi: 10.1126/science.aam6142. | Arşiv Bağlantısı
- Y.İzci, et al. (2015). Hipokampus: Yapısı Ve Fonksiyonları. Türk Nöroşir Dergisi, sf: 291-29293. | Arşiv Bağlantısı
- J.P Meadows, et al. (2021). Dna Methylation Regulates Neuronal Glutamatergic Synaptic Scaling. Science Signaling, sf: 1-2. doi: 10.1126/scisignal.aab0715. | Arşiv Bağlantısı