Hangi Akademi?
Felsefe akıl sevgisidir ve amentüsü sorudur. Şayet kastınız ülkemizdeki akademiler ise korkarım ki felsefe ile tarihi gelişigüzel öyle bir karmışlar ki; değil sorduğunuz soruya bir cevap bulabilmek, soru sorabilmek bile olası değil.
Felsefe aynı zamanda; sorduğu sorular , sorularının niteliği, hedefi ve pratik yaşamdaki kök salıp yeşerebilme potansiyeli üzerinden ve aslında bilinenin aksine doğrudan yaşamı sürekli ve yeniden organize etme misyonunu, perde arkasından, ekonomi ve siyaset eli ile yerine getirir.
Bu nedenle Felsefe sadece felsefe değildir.
Felsefe; homo sapiens adını verdiğimiz türümüzün, ne, neden, nasıl, nerede, ne zaman, kim vb. ve genel olarak 5 N 1 K olarak bildiğimiz asgari sorularının yüksek sesli ifadesidir. Haliyle bu ifade biçimi, türümüzün tarihsel süreç içerisinde tarihsel konumlanışının ekonomi-politik izdüşümüne paralel olarak, örtüşen, taban tabana zıt, uzlaşır, uzlaşmaz ve ara nice dallanmalara da vesile olur.
Anlamı da şudur: Bugün dünyada var olan ve yaşamsal her şeyin, uygulamanın, tercihin, politikanın, eğitimin ve nicesinin dayandığı bir felsefe vardır. İki örnekle yetinmek isterim: Emperyalist aşamaya evirilmiş bir kapitalist sistemin dayandığı felsefe pragmatizmdir (Çıkar için her yolu mubah kılan öğreti). Zıttı olan ise Bilimsel, diyalektik- materyalizmdir ( Akıl ve bilimi önceleyen ve türümüzün evrimine denk doğa ile barışı, toplumsallığı önceleyen)
Bütün bunlara rağmen felsefe ve özellikle bu ülkede bir alan olarak tercih edilebilir mi? Cevabım elbette şeklindedir. Ancak burada bu yönde bir tercih, ancak tüm olası oluşacak boşlukları, dayatmaları, çarpıtmaları boşa çıkarabilecek ısrarcı bir irade ve tek kaynaktan beslenmeyi reddedip sayısız kaynağa yönelmeyi göze alabilecek bir cesaret. Emsalleri çok. Sevgiyle…