Evrim düzensizliği sağlayan düzen değil midir? Böyleyse düzensizlik olduğu için rastgelelik olması gerekmez mi? Ama adapte olurken onun özelliklerine gör evrimleşiriz. Mesela soğuk fazlaysa üşümemek için kıllarımız daha uzun olur. Bu soruyu kendim soruyorum.
Evet. Evrimde rastgelelik vardır. Ama sanıldığı gibi bir hurdalıkta rastgele esen bir rüzgarın parçaları rastgele birleştirip bir uçak yaratması gibi değil.
Sürecin bütün detaylarını bilemediğimiz için rastgele diyoruz. Örneğin çevre "rastgele" bir şekilde değişiyor. Birkaç günü öngörebiliyoruz, ki o da bazen tutmuyor. Çok uzun zaman dilimlerinde olan çevresel değişimleri bilemiyoruz, o yüzden rastgele diyoruz.
Çeşitlilik de rastgele oluşur. Örneğin koltuğunuzda o değil de bu şekilde oturmanız bile size gelen güneş ışığını değiştirecek ve mutasyonlar değişecek. Bu sadece bir örnek. Buna etki eden birçok faktör var ve hepsini bilemiyoruz. Crossing-over ile de genler çok kaotik şekilde karışıyor. Onu da bilemediğimiz için anne ve babanın bütün genlerini bilsek bile çocuğun nasıl olacağını yani çeşitliliği öngöremiyoruz.
Diyeceksiniz ki tamam çeşitlilik rastgele oldu ama doğal seçilim? Evet. doğal seçilim oluşan çevre şartlarında daha uyumlu olanın genlerini daha çok aktarmasıdır kısaca. Bunda pek rastgelelik yok gibi, değil mi? Evet rastgelelik yok ama "oluşan çevre şartları" kısmı da başta dediğim gibi çevre de rastgele değişiyor. Çevre şartları, kişilerin çeşitliliği cinsel seçimleri gibi bir dolu faktör var ve bunları da bilemiyoruz. Daha esas "rastgelelik dolu" mekanizma olan genetik sürüklenmeyi saymadım bile.
Yani kısacası rastgele dememizin sebebi bütün atomların, tüm hareketlerini bilemiyoruz, bütün faktörleri bilemiyoruz, o yüzden rastgele diyoruz. Burada rastgeleden kastedileni anlamak büyük önem taşıyor.
Kaynakçadaki videolara da bakmanızı öneririm.
Evrimin temel hareket noktası rastgelelikten çok; hayatta kalıp mümkün olduğunca çok üremek ve bunun için de değişen şartlara uyum sağlamak vardır. Doğanın çok sayıda olasılık üretmesi rastgelelikten çok "işini şansa bırakmama" yönündedir.
Doğa işini şansa bırakmaz.
Cinsel ilişki sırasında bir değil de milyarlarca spermin çıkıp yumurtayı dölleme yarışına girmesi işte bu sebepledir. Rahim kanalındaki şartları annenin o anki psikolojik, kimyasal ve duygusal durumunu belirlemektedir. Annenin bu durumunu da onun yaşadığı dış şartlar belirlemektedir. Yani annenin yaşamakta oldu dış şartlar (buna sosyal, ekonomik, çevresel ve bunlarla ilintili her türlü şart dahildir) anne rahmindeki şartları belirlemektedir. Bu şartlara Epigenetik dediğimiz ve anneyi doğrudan etkileyen durumların genetik yansımaları da eklenince, ortaya çıkan bu "şartlar karmaşasına" en uygun sperm hangisi ise o gelip yumurtayı döller ve "doğal seçilime" göre dış şartlara uygun en güçlü sperm hayata kavuşma şansı yakalar.
Bu durum tüm canlılarda böyledir. Ağaçlar neden bir sürü meyve verirler? Biz yiyelim diye değil. O meyveler de içlerinde en az beş tohum taşırlar ve bu tohumlardan ancak biri ya da birkaçı değişen şartlara göre fidan olup ağaç olma şansına sahiptir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Görüldüğü gibi burada bir "rastgelelik" değil, "işini şansa bırakmama" durumu vardır.