Dinlemek...
Evreni anlamak için bir çok şeye ihtiyaç var. Gözlemlemek, Okumak, araştırmak, odaklanmak, denemek, tartışmak sonra yine tekrar ve tekrar ve tekrar.
Bunun için bir çok makale bir çok kitap ve sayısız bilim insanının biyografisi de önerilebilir.
Ancak belki de en önemlisi ister bir bilim sever ister bilim insanı olsun belki de gereken en önemli üç şey; çaba, sabır, tevazu. Bu meziyetleri edinebilmenin tek bir yolu var; ister bir bilim sever olarak bilim insanlarını ister bir bilim insanı olarak doğayı ve evreni dinlemek.
Yani aslında herhangi bir insanı, canlıyı anlamak için neye ihtiyaç varsa evren için de geçerli, dinlemek..
Dinlerken, bazen karşıdakinin (evrenin) kullandığı dilin bize yabancı oluşundan bazen de kulaklarımızın bizleri duyduğumuz şey konusunda yanıltabileceği ihtimalinden kaynaklı, farklı araçlarla ve zamanlarda yine ve yeniden dinlemek.
Aklımızı, hiç bir ön yargımız olmaksızın ve hiç bir beklenti içine hapsetmeksizin yine dinlemek.
"Akıl akıldan üstündür." diyerek, gururu, kibri, bencilliği, rekabeti kapı dışarı ederek ve yalnızca hakikat arayışına odaklanarak, aklımıza gösterdiğimiz hürmeti ve sabrı, başkalarının aklına da göstererek dinlemek.
Kulağımızın bir yerinde "acaba" yankısını sürekli diri tutarak içten gelen sesimizi de "ön sezi, ön görü' deyip dinlemek.
Evrenin bir parçası olan ve bizi bazen parçadan bütüne en kestirme yoldan götürme potansiyeli taşıyan doğanın ritmini, kendimize kalbimiz kadar yakın ve değerli tutup tevazu ile dinlemek.
Bütün çabalarımızın boşa düştüğü anlarda bile, eksik, hata demenin yanı sıra, uydurma, atma, yanıltma hesabı içine girmeden, "belki de henüz zamanı değil" diyerek sabır ile evrenimizin kesintisiz atan nabzını, kusuru ona yüklemeden ve en önemlisi bazen "bilmiyorum" diyebilmenin büyük bir erdem olduğunu bilerek
Dinlemek, dinlemek, dinlemek...
[1]
Kaynaklar
- Erich Fromm. (2019). Dinleme Sanatı. Yayınevi: Say Yayınları. sf: 200.