Eşcinselliğin doğuştan gelip gelmediğini merak ediyorum. Homoseksüelitenin heteroseksüellikten bir farkı olmadığını düşünüyorum. Eşcinsellik bir seçim değildir.
Kısaca cevap : Evet, doğuştan gelir. Sonradan seçilemez. Ama açıklamak gerekirse..
Eskiden bu konuda uzlaşılamayan bir tartışma vardı. Cinsel kimlik doğuştan mı gelir, yoksa değiştirilebilir mi? Psikologlar bu konuda ikiye ayrılıyordu, ta ki dünya etik olmayan, bir bilim insanının hatasıyla bir deneye tanıklık edinceye kadar. 'David Reimer' vakası.
David Reimer ve ikiz kardeşi Brian 65'de Kanada'da dünyaya geldi. David'e doğumlarından 6 ay sonra 'sünnet derisi darlığı' tanısı kondu. Normalde bunun tedavisi hepimizin bildiği sünnettir. Lakin ameliyatı yapacak olan ürolog, normalden farklı olarak ameliyatı henüz çok kullanılmayan bir yöntem ile, yakarak sünnet derisini almayı denedi. Doktorların hatalarıyla birlikte David'in penisi ne yazık ki yandı, ve hasar oluştu. İşte bu noktada aile tedirgin oldu, ne yapacaklarını bilemediler. Bu yüzden aile, John Hopkins hastanesine müracaat eder. Hastanede cinsel kimlik ve gelişim üzerine günümüzde teamüle uygun olmayan, farklı fikirleri olan Psikolog John Money ile görüşürler. Doktor, aileye bebeğin cinsiyetini değiştirmenin uygun olabileceğini aileye anlatır. Lakin John Money, aileye atlamasa da kafasında David'i denek olarak kullanmak vardır. Çünkü cinsel kimliğin sonradan değiştirilebileceğine düşünüyordu. Ve kanıtlamak için denek ayağına gelmişti.
Psikoloğun telkinleri sayesinde David'in testisleri ameliyat ile alındı. Ancak bir vajina tesis edilmedi. Ama doktor fikirleri konusunda ısrarcı olduğu için geri adım atmaya niyeti yoktu. Ve böylelikle David'in yeni ismi Brenda oldu. Çocuklara enteresan deneyler uyguluyor, cıplak bir şekilde bir arada tutuluyordu. Amaç, cinsel organların farklılıkları ile cinsel kimlerini tanımalarına yardımcı olmaktı. Brenda'ya kız elbiseleri giydiriliyor, ve oyuncakları alınıyordu. Aynı zamanda kardeşi de bu konuda ideal bir kontrol grubu oluşturuyordu. John Money, sağlıklı bir cinsel kimlik oluşturabilmek için elinden geleni yapıyor, ve David'i 'dişi' bir birey olması için force'luyordu. Ve aynı zamanda aileye oldukça iyi ve başarılı telkinler veriyordu. David, düzenli olarak doktora götürülüyordu, aile doktora çocuklarının sağlıklı olduğunu söylüyordu.
Verilen yoğun dişilik hormon takviyeleri bir işe yaramamıştı. Kendisine alınan kız elbiseleri hoşuna gitmiyor, ve giymeyi reddediyordu. Her zaman kız çocuğu gibi muamele görse de, o kendisini böyle hissetmiyordu. Okulda erkekler tarafından dışlanıyor, kızlar tuvaletine alınmıyordu. Sosyal yaşantısı altüst olmuştu. Brenda, kendisine zorla dayatılan cinsel kimliği benimseyememiş, doğuştan gelen cinsel kimlikten kurtulamamıştı. Zaten kendisinin de böyle bir niyeti yoktu. John Money, deneyin başarısızlığı tahmin etse de fikirlerini savunmakta direnmiş ve Brenda 13 yaşındayken aileye 22 aylıkken alınan testisleri yerine yapay bir vajina nakli yapılmasını önermişti. Aile bunu duyduktan sonra bir daha doktora gitmedi. Zaten Brenda'da bir daha götürürlerse intihar edeceğini söylüyordu. Ve ailesi, Brenda 13 yaşındayken ona her şeyi anlattı..
Gerisini anlatmayacağım, çünkü zaten Evrim Ağacında bu konudan bahsedilmiş. Daha uzun uzun benim yazmamın alemi yok, çünkü detaylı bahsetmem çok vaktimi alır. Başka kaynaklardan, ya da Google'ye 'David Reimer' yazarsan bir çok bilgi elde edebilirsin. Evrim Ağacındaki linki ve diğer kaynakları buraya atacağım, göz atmanı tavsiye ederim. Çünkü günümüzde kimi cinsel kimliklerin bir hastalık olduğunu düşünen insanların bilgiyi, daha doğrusu gerçeği objektif bir şekilde aramaya inançları yok. Umarım siz de benim yazdıklarımla kalmaz, bahsettiğim kaynaklara bakarak daha fazla bilgi sahibi olursunuz.
İnternette, her ne kadar tam güvenilirliği olmasa da bir çok eşcinsel çift/birey çocukluktan beri bu hissiyata sahip olduklarını söylüyorlar. Yani Freud'un bahsettiği, o çocukken cinsel farklılıklarımızı hissettiğimiz zamanlarda, farklı cinsel kimliğe sahip insanlar, toplumun genelini teşmil eden insanlarla aynı hissiyata sahip olmuyorlar. Yani bu insanlar çocukken hetero doğup/hissedip sonradan farklı cinsel kimliğe sahip olmuyorlar. Onlar doğuştan beri, sosyal yaşama girdiklerinden bu yana bu hislere sahip olduğunun hissediyorlar fakat toplum normlarından ötürü farkına varamıyorlar. Aklı selim biri olacak yaşa eriştiklerinde bu geçmişi düşünüp şu anki hislerini fark etmeye 'Kendini keşfetme süreci' adını veriyorlar. Hiç farklı cinsel kimlikteki samimi bir arkadaşım olmadı, ama kendi iddia ve bahsettikleri bu. Ve aksini iddia edecek pek bir veri yok. Olsa da şahsen sağduyulu olduğunu düşünmüyorum.
39 yaşında kadar tüm yaşadıklarına rağmen dayanıp, en sonunda bir arabada silah ile intihar eden bir adamın trajik hikayesi. Buraya kadar okuduysan teşekkürler.
to @Muratq Genç
9 ay önce yazdığım yoruma 3 hafta önce cevap verdiğinize göre detaylı baktığınızı umardım araştırmalara. fakat yazdıklarınızdan da anlaşıldığı gibi, amaç rasyonel bir düşünceye oluşturmaktan ziyade 90 dakikalık maçın bitiş skoruna bakarak yorumlamak. şimdilik detaylı bir yazı yazmayacağım, pek vakit ayırmak istemiyorum, onun yerine salt bildiklerimi söyleyeceğim. tüm yazıyı okurken bunu dikkate almanızı rica ederim. diğer türlü beklentili bir cevap oluşmuş olur, bir faydası olmaz.
öncelikle az çok ingilizce bilen insanlar bu konuyu yaladı yuttu, öğrendi geçti bile çoktan ama bir araştırmanın nasıl yapıldığı, sonucu hakkında farklı fikirler oluşmasına sebep verebiliyor. insanlar da şuradan öğrendi bunu. kanalın diğer videolarında da araştırmalar detaylı bir şekilde incelenip yorumlanıyor. yani sizin yaptığınız gibi sonuca bakılmıyor. daha farklı yorumlanmasına sebep veriyor. tüm videolarındaki örneklerden bahsetmeyeceğim. dediğim gibi, detaya boğulmadan yazacağım.
ikinci konu ise aslında bunun etik olarak karşılığı. eğer ahlak normlarımızı kenara alıp freudyen bir şekilde bakmaya çalışırsak birtakım problemlerle karşılaşıyoruz. bunlardan biri etik. bir bireyin çocuk iken sahip olduğu cinsel kimliği hakkında deney yapmak etik olmayacağından ötürü, john money gibi (sizin yazdığınız gibi deneyi denek, yani david reimer yapmadı. john money yaptı.) bir hastayı suistimal etmeden deney yapabilmek pek mümkün değil. çünkü kimse çocukların cinsel organları ve kimlikleri hakkında deney yaptırmak istemez. ondan da öte etik değildir.
bundan ötürü, şahsi fikrimce, bu konunun muhatabı ile konunun netleştirmesi gerekir. yani eşcinsel bir bireyi hastalıklı olduğuna kendinizi inandırmak için istediğiniz kadar araştırsanız da, reelde kolundan tutup tedavi edemeyeceğiniz için çabanızı anlamakta güçlük çekiyorum. çünkü birey, çocukluktan beri kendini eşcinsel hissedebilir (eşcinsel bireylerin genel hissiyatı bu yönde), bireylerin cinsel yönelimlerinin bir spektrumdan oluştuğunu söyleyebilir; çünkü cinsel yönelim sadece çocuk yapmak, evrimsel süreci tamamlamaktan ibaret değil. liberal bir dünyada yaşıyoruz. liberalden kasıt ekonomik anlamında değil. yani bireyler eşcinsel bir birliktelik yaşamak için eşcinsel olmak zorunda değil. bu onların tedavi edilmesi anlamına gelmiyor.
açıkçası kimi duyarlılıklar çerçevesinde insanların istek ve sevgilerini işgal etmenin anlamlı bir karşılığı olmadığı halde, ve üstüne insanların kolundan tutup tedavi etmeyi abes bulduğunuz için sadece "hastalık" sıfatını yakıştırıp, detayına girmediğiniz, fakat muhatabı gibi emin yazmanız, yazdıklarınız hakkında sahip olduğum ön yargıları pekiştiriyor. dolayısı ile eğer eşcinseller hakkında bu kadar endişeniz var ise önce deneyleri kimin yaptığını, sonra rasyonalite kelimesinin anlamını, ardından da deneyleri detaylıca okumanızı tavsiye ederim. ya da bir eşcinsel ile konuşun.
şahsen benim ne eşcinsel bireylerle ilgili, ne de eşcinsel olup evlenip çocuk yapanlar hakkında bir endişem yok. çünkü yetişkin toplulukların istek bağlamında yaptıklarına sadece 'hastalık' sıfatı yakıştırıp detayına hiç girmediğim yazılar yazmıyorum. "karşımdaki araştırsın bulsun, ben ne okuyacağım Cinsel Eğitim ve Tedavi ve araştırma Derneği'nin yazdığı pdf'leri" gibi endişelerim yok. ve işi, okulu, ailesi ve hobilerinden arta kalanla tıp ve hukuk alanında derinleşebilmek için yeterli vakit pek varolduğu söylenemez. buna eşcinsel bireyler ve bu yazıyı yazan sağlık bakım teknisyeni de dahil.
kısaca copy paste yapmadan önce endişelerinizi iyi tartın, "acaba konunun uzman muhatapları gönüllü olarak deneyleri çevirip yayınladıkları sitede ben okumaya zahmet etmediğim halde boşa mı yazıyorlar?" diye.
Yazınızı okudum. Evet doğuştan gelir diyerek, David Reimer'ın yapmış olduğu deneyden bahsederek sonradan eşcinsel olunamayacağını anlatmışsınız. Biliyorsunuz ki bir hipotez kurulur ve hipoteze uygun deneyler yapılır.... gerisini zaten biliyorsunuz. Fakat deneyde kullanılan materyal ve yöntemlerin doğru yöntem ve materyal olduğuna dair bir kanıt söz konusu değil. Ayrıca doğuştan geldiğine dair hiç bir kanıt sunmamışsınız.
Bu konuda çeşitli araştırmalar yaptığımda sadece bir bilimsel araştırma bulabildim. ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri'nden Dima Hamer'in araştırması.1993 yılında genetik işaretçi Xq28'in eşcinsellikten sorumlu olduğu belirten araştırma. Fakat daha sonradan görüldü ki Xq28 işareti olan insanların gayet karşı cinsten evlendikleri, çocukları oldukları ve mutlu oldukları ortaya çıktı. Doğuştan gelmediğine dair kanıtlar ise BAĞIMSIZ araştırmacılardan;
1) Neil Whitehead 1999 da şu sonuçlara vardı; Yetişkin heteroseksüelliğine yönelik psiko-sosyal gelişim aşamaları, gelişim psikologları tarafından açıkça ayrılır bilinir ve anlaşılır. Yetişkin eşcinsellere yönelik araştırmalar, bu gelişimsel aşamların bir çoğunda göze çarpan açıklar gösteriyor.eşcinselliğin genetikten ziyade kültürel ve çevresel sonuçlardan kaynaklandığı sonucu ortaya çıkıyor.
( Tek yumurta ikizlerinden birinin eşcinsel diğerinin normal birey olduğu vakalarda görülüyor ki doğuştan gelen genetik bir durum değildir. Biliriz ki tek yumurta ikizleri aynı genetik yapıya sahip ve anne rahminde aynı etkilere maruz kalıyor Dolayısı ile doğuştan eğilimli tezi çürümüş oluyor)
2)Jhon R Diggs: Geylerin ve lezbiyenlerin bu şekilde doğduğunu kanıtlamak için tasarladığı araştırmalarda genetik olduğuna dair hiç bir kanıt bulamaması
3) Araştırmacı prof. Camille Paglia: Doğada üreme tek ve amansız bir kuraldır. Bedenlerimiz üreme için tasarlandı Penis vajinaya sığar ve hiç bir süslü dilbilimsel kelime bu biyolojik gerçeği değiştiremez Kimse eşcinsel Doğmaz.
4) Prof. Dean Byrd Bilimsel araştırmalarda eşcinselliğin biyolojik olarak belirlendiği sonucuna varmak için hiç bir bilimsel destek yoktur.
5) kolombiya üniv. Psikiyatri Prof Robert sayısız insanlarla görüşüyor, terapi görüp psikiyatrik tedavi aldıktan sonra eşcinselliği bırakıp normal birey halinde hayatlarına devam ettiğini açıklıyor.
6) Cinsel Eğitim ve Tedavi ve araştırma Derneği : Eşcinsel erkek ve kadınların cinsel hormonlarının profilinde heteroseksüel olanlara göre bir farklılık yoktur.
7) Prof. Dr. Nevzat TARHAN : Homoseksüel bir kadının heteroseksüel kadından ve homoseksüel bir erkeğin heteroseksüel bir erkekten farklı bir yapıda ve farklı ihtiyaç içerisinde bulunduğu bilimsel olarak tespit edilmemiştir.
8) CSE ( Cinsel SAğlık Enstitüsü) Genel başkanı Cem keçe : Eşcinselliğin Doğuştan olmadığını Çocuklukta aile içinde yaşanan bazı travmalardan kaynaklanan gelişimsel bir kusur olduğunu, kişi eğer bu yöndeki eğilimini eyleme dökerse bu o birey için bilinçli seçimi olduğu düşünülür.
gibi açıklamalar karşıma çıkıyor.
Hastalık ya da sayrılık, beden veya zihinde meydana gelen, rahatsızlık, dert ve görev bozukluğuna yol açan belirli bir anormal duruma verilen isimdir. Bu insanlar bedenen bir cinsel kimliğe sahip fizyolojileri mevcut fakat zihnen karşı cinsin kimliğini taşıyorlar ve zihnen bir görev bozukluğu söz konusu doğal olarak bu tanıma baktığımızda Eşcinselliğin bir hastalık olduğu ortaya çıkıyor.
Biyolojiyle ilgisi olan konularda -BENCE- ler yargı olarak değerlendirilir.
Eşcinsellik özelinde değil, otizm spektrumları gibi konularda ne düşünüyorsunuz bu daha önemli.
Demek istediğim bir konuda fikre sahip olmak için o konuda karar verebilecek derinlikte analize ihtiyacımız var.
Burada konu bu olduğu icin eşcinsellik özelinde konuşmak çok anlamlı değil gibi.