Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Yusuf İğın
Üye
2

Eşcinsellik doğamıza aykırı mı?

Eşcinsel bireyler neden kendi cinslerindeki bireylere cinsel arzu duyarlar?
2,105 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
2 Cevap
Görkem Öge
Kozmoloji meraklısı.
Orijinal Soru: Eşcinsellik insanın doğasına ters mi?

Eşcinsellik, henüz bilimsel olarak netleştirilebilmiş bir konu değil. Bir insan neden eşcinsel olur, nasıl olur, doğuşta mıdır ya da sonra edinilen bir durum mudur, tercih midir değil midir vs. gibi sayısız soru tamamen flu. O nedenle bilimsel olarak eşcinselliğini yargılamak ya da herhangi bir yoruma sığdırmak pek mümkün değil.

Ve... "İnsanın doğası" dediğimiz olgu zaten en tartışmalı konulardan biri. Çünkü ne doğada ne de ve özellikle insanın dünyasında, doğaya aykırı gibi görünen sayısız tercih söz konusu. En basit ve bilinen "insanın doğası" örneği hayatta kalmak ve üremektir değil mi? Dünyada her yıl ortalama yaklaşık 800 bin kişi intihar ediyor. Her 40 saniyede bir kişiydi sanırım. Bu mu insanın doğası? Dünyada, milyonlarca kişi çocuk yapmıyor. Hani insanın doğası üremekti? İnsan avcı-toplayıcıydı, veganlar bir gün herkes vegan olacak diyor ve belki de haklı çıkacaklar... Siberuzay giderek insanı içine alıyor ve insan, yakın zamanda fiziki bir bedene ihtiyaç duymayacak belki de. Bu nasıl bir doğa?

Tüm Reklamları Kapat

İnsan ve insanı diğer canlılardan ayırt eden düşünme yeteneği, oldukça karmaşık bir beceri. Evet, Harari Sapiens'i yazıp zengin oldu ama dünyaya, bugün hayatımızda var olan hemen her şeyi, insanın doğasına ve temel yaşam dinamiklerine bakarak değerlendirme alışkanlığını kazandırarak iyi mi yaptı kötü mü yaptı belirsiz. Çünkü insan, 2600 yıllık felsefe-bilim, onbinlerce yıllık sanat, en az 10 bin yıllık kültür birikimi ile ve son 200 yılda da hızına yetişilemez bir bilgi üretim çılgınlığı ile yüzbinlerce hatta milyonlarca yıl önceki dinamiklerle açıklanabilir bir evrim aşaması değil. Eleştirimi kendi üzerinize alınmayı lütfen ama günümüz insanı ve bugünün yaşam dinamikleri içerisinde var olup hayatımızı etkileyen sayısız olgu, "insanın doğası" ile açıklanamaz. Artık bilim var, kültür var, hukuk var, tıp var, siyaset var, sanat var, teknoloji var, estetik var. Ve bunların içerikleri, kapsamları her gün değişiyor, güncelleniyor. Bunların hiç biri insanın doğasında yok aslında. İnsan avlanır, karnını doyurur, memesine-kalçasına-vajinasına-penisine-kas yapısına bakıp partnerini seçer, çiftleşir ve ürer, erkek çocuğunu ve kadını korur ve besler, kadın ise çocuğunu büyütür, sonra da ölür. İnsan budur... mu gerçekten? Ve bu akış çizelgesine aykırı yaşayan herkes anormal midir?

Eşcinsellik, üremeye uygun bir cinsel yakınlık biçimi değildir fiziksel olarak ve bu nedenle ona "insanın doğasına aykırı" yorumu yapılması mümkündür ama bu yaklaşım, ne eşcinselliği, ne de günümüz dünyasında, hayatlarımıza ve çevremizde var olan sayısız olguyu yorumlamamıza ve anlamamıza yardımcı olmaz. Eşcinsellik doğada da var deniyor, doğrudur. Ama bu da eşcinselliği doğru-yanlış, normal-anormal olarak görmemiz için yeterli değildir. Doğada da herhangi bir canlı kendi türündeki doğal rakibini öldürür. Bu davranış, bugün, insanlık için normal midir?

Tüm Reklamları Kapat

Çıkışsız gibi görünen bu durumun çözümünün, çözümleyemediğimiz olguları, iyi-kötü, doğru-yanlış, normal-anormal gibi, geleneksel anlayışlar kapsamında değerlendirmemek olduğu kanısındayım. Siz bunu yapıyorsunuz demiyorum, hepimiz bu eğilimdeyiz, "insanın doğası" bu. :) Merak, anlama, anlamlandırma, çözme vs. Ama çözemeyeceğimiz şeylerle karşı karşıya kaldığımızda soğukkanlı olup beklemeyi ve zamanın bazı gerçekleri bize göstermesini beklemeliyiz.

Özetle... İnsanın doğası, bugünün dünyasını anlamlandırmamız ve yorumlamamız için gayet fakir ve yetersiz bir bakıştır. İnsanlık hâlen oldukça ilkel ve zayıf bir medeniyet ama hiç yol almamış ve ilk günkü hâlinden kurtulmamış da sayılmaz. Mümkün olduğunda ileriye bakmak ve biriktirdiğimiz zenginlikleri de daha verimli kullanmaya çalışmak lazım.

449 görüntülenme
8
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Volkan Demirci
Bilişim Teknolojileri Öğrencisi

Günümüzde bizonlardan penguenlere, kuşlardan insanlara, kertenkelelerden böceklere kadar kadar yüzlerce farklı türde homoseksüel ilişki tanımlanmıştır. Dolayısıyla eşcinsellik, doğanın sıradan bir parçası olarak görülmektedir. Bu olgu, sadece bir avuç türde değil, tanıma bağlı olarak Dünya üzerinde 500 ila 1500 tür arasında bulunmaktadır! En tutucu tanım dahilinde bile, en az 350 farklı türde eşcinselliğin net bir şekilde tanımlandığı bilinmektedir.Daha fazla ilerlemeden, şu önemli nokta vurgulanmalıdır: Bu noktada gelebilecek itirazlardan ilki, bir olgunun doğada bulunuyor olmasının, onun insan için de doğal olması gerektiği anlamına gelmediği yönündedir. Evet, bu tamamen doğrudur! Buna mantık felsefesinde Doğaya Başvurma Safsatası adı verilir. Örneğin doğada yamyamlığın bulunuyor olması, günümüz toplumları açısından yamyamlığın uygun olduğu anlamına gelmez. Arseniğin doğal bir kimyasal olması onu otomatik olarak "iyi" yapmaz, yapamaz.

Ne var ki eşcinselliği, bu tip kulağa kötü gelen diğer kavramlarla kıyaslayarak bir tutmak, eşcinselliği kötüleme amaçlı bir girişimden fazlası değildir. Çünkü eşcinsellik, yamyamlığın veya benzeri bazı diğer vahşi davranışların aksine, toplum içerisindeki diğer bireylere hiçbir zarar vermediği gibi, diğer bireylerin istekleri dışında bir şeyler yapmasına zorlanması gibi bir içeriği de bulunmamaktadır. Üstelik, eşcinsellik kavramının doğa-dışı olması için doğrudan biyolojik herhangi bir sebep de görülmemektedir. Az önce belirttiğimiz gibi eşcinsellik, sadece günümüzde bir avuç türde görülen bir "anomali" değildir. Tam tersine, evrimsel sürecin ölümcül ve sert testine muhtemelen milyonlarca yıldır direnebilmiş bir özelliktir. Bu sebeple, bu özelliğin doğada neden belirdiği ve evrimsel süreçte korunduğu anlaşılmak zorundadır.

Tüm Reklamları Kapat

Bir diğer deyişle, eşcinselliğin doğada da bulunuyor olduğu gerçeğinden bahsederken amaç, "Bakın, doğada da var; demek ki eşcinsellik iyidir." gibi bir argüman üretmek değildir. Eşcinselliğe yöneltilen "Anormallik; çünkü canlıların üremesine engel oluyor." argümanının hatalı veya en azından eksik olması gerektiğine işaret etmek amacıyla geliştirilen bir argümandır. Çünkü eşcinsellik mutlak yok oluş anlamına gelseydi bu kadar çok sayıda türde, bu kadar yaygın olarak görmeyi beklemezdik. Dolayısıyla eşcinselliği sadece şahsi inançlar ve düşünceler çerçevesinde, sırf alışılagelmiş tanımların dışarısında gibi gözüküyor olduğu için bir cinsel yönelimi "anormal" saymak ve karşı propaganda yürütmek, en yumuşak tabiriyle insanlık dışıdır. Bu zayıf iddialardan uzaklaşılması ve konunun bilimsel arka planının irdelenmesi gerekmektedir.Eşcinsellik, tamamen doğal olan ve bahsettiğimiz gibi, doğada bolca gözlenen bir varyasyondur. Aslında eşcinsellerin "hastalıklı" olduğu iddiası, insan tarihinde başka özelliklere sahip insanlar için de zamanında kullanılmıştır: Örneğin siyahiler, kadınlar, cüceler, devler, vb. gruplar için bu tarz aşağılayıcı kavramlar farklı şekillerde kullanılmıştır. Siyahilerin aşağılık, kadınların cadı, cücelerin lanetlenmiş, devlerin hastalıklı olduğu iddialarını mutlaka duymuşsunuzdur. Günümüzde ise bu tarz ayrımcılığı ve dışlamayı neredeyse tüm Dünya olarak, şiddetle kınamaktayız.Kişiye yapılan eyleme duyulan arzu kişinin heteroseksüellik, eşcinsellik ya da biseksüelliğini ifade eder. Bu eylemler el ele tutuşma, öpüşme gibi basit şeyleri de içerir. Bu nedenle cinsel yönelim, kişilerin diğer kişilerle sevgi, bağlılık, samimiyet için kurduğu kişisel birlikteliklerle tamamen bağlantılıdır. Cinsel davranışlara ek olarak bu bağlar, partnerler arasındaki cinsel olmayan sevgi hareketlerini, paylaşılmış hedefleri, karşılıklı desteği ve devam eden sadakati de içerir.

254 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Ç.Mert Bakırcı. Eşcinsellik Ve Evrim: Eşcinsellik Nedir? Eşcinseller Evrimsel Süreçte Neden Elenmedi?. (2 Haziran 2011). Alındığı Tarih: 28 Mayıs 2021. Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı
4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close