Epigenetiğin kalıtımda rolü olması, kalıtım ve evrimle ilgili diğer bilgilerimizin yanlış olduğu anlamına gelmiyor. Epigenetiği evrime karşı kanıt olarak sunmaya çalışan kişi, grup, örgüt ve kitlelerin evrimsel biyoloji araştırmalarından bihaber oldukları çok açık. Ülkemizde Evrimin Dört Boyutu isimli enfes bir bilim kitabı Türkçe olarak satın alınabilirken, bu kitapta epigenetiğin evrimsel biyoloji için neden "tamamlayıcı bir boyut" olduğu yıllar öncesinden anlatılmışken, akademik makalelerde epigenetik 1 kez bile evrime ters bir unsur olarak sunulmamışken, gidip de "Epigenetik var, dolayısıyla evrim yok." demek yalan söylemektir.
Örneğin buradan, konu hakkındaki akademik tüm makaleleri görebilirsiniz. 2018 yılında yayımlanan bir kitabın başlığı: Evrimin Epigenetik Prensipleri. Bu kitabın 13. bölümünün başlığı: Simpatrik Türleşmenin Epigenetiği: Evrimin Bir Mekanizması Olarak Türleşme. Bölüm boyunca epigenetiğin nasıl yeni türlerin evrimine sebep olabileceği anlatılıyor ve yine bölüm boyunca bu konuda yayınlanmış yüzlerce akademik makaleye ve sonuçlarına yer veriliyor. Buradan kendiniz okuyabilirsiniz.
Yani bırakın evrimi veya türleşmeyi çürütmeyi, doğrudan doğruya bir evrim mekanizması olarak görülüyor.
Akademik camiada şu anda tartışmanın düzeyi şu: Epigenetik, evrimi ne düzeyde etkiler? Sadece 1-2 nesil boyunca mı, yoksa daha uzun vadeli mi?
Ancak kimse şunu düşünmüyor: "Epigenetik, evrim için bir problem mi?"
Neden?
Çünkü evrim bir doğa yasasıdır. Karanlık maddeyi gözlemeyi başardığımızda, kütlelerin birbirine hareket meyilliliğini tanımlayan kütleçekim yasasının gerçekliğini sorgulamayacağız. Bu da aynı şey.
Evrim karşıtları her zamanki gibi algı yönetimi yapıyorlar; bilim değil.