Bu sorunun içinde anladığım kadarıyla iki farklı soru var
1-birincisi;
Allahın bilmesi ve görmesi, insanın irade ve tercih etme hakkını elinden almaz.
Eylemleri tabiyki etkiler ama tercih etme hakkı insandadir.
Şöyle bir örnek düşünebiliriz;
Bir küçük yürüyemeyen bir çocuğu omzumuza alıp nereye istersen seni oraya götüreceğim desek;
O da bir dağın başını istedi.
Onu oraya götürdük.
O çocuk düşse veya üşüse kendi istediği için mesuliyet ona aittir .
Allah da bizim irade ve tercih etme hakkımıza göre eylemlerimızı yaratır.
Yani ben adım atmak isterim O da her yerde olan nurani olan Kudreti ile bana adım attırır.
Burda isteyen ben olurum ama adımı attıran O dur..
Veya vicdanımız ve aklımız tercih etme hakkımız olduğunun farkına vardırir.
Yani isteyerek yaptığımız şeyler ile mecburi yaptığımız şeyleri(kalbin atması gibi) ayırabiliriz..
2-Sorunun ikinci yönü şöyle anladım;
bizi gören bize tesir edemez mi?
Elbette bütün evren O'nun tesiri altındadır.
Çünkü nasıl ki Güneş ışığı birliği ile beraber her yere ışığını yayar.
Güneş ışığındaki yedi renk ve sıcaklık ve ışığı ile adeta her parlak şeyde görünür ve oraya tesir edebilir.
Yani güneşi şuurlu olarak düşünsek hayal etsek;
sıcaklığı güneşin kuvveti,yedi rengi yedi sıfatı ve ışığı ilmi olsaydı;
Güneş her yerde her parlak şeyle konuşabilir,görebilir ve tesir edebilirdi.
Güneşin nuru, Evrenin Yaratıcısının nuru yanında ise gölgenin gölgesidir.
Hatta güneş O'nun Nur isminin zayıf bir gölgesidir.
Öyle ise Nurların Nuru olan Evrenin Yaratıcısı Nur olan ilmi ve nurani kudretiyle ve kuvvetiyle her an her yerde tesir edip iş göremez mi?
Birliği ile beraber her yerde olamaz mı?