Bu sorunun cevabı da bir miktar hangi türden bir bireyden bahsettiğimize göre değişir - nitekim kimin hangi tür olaylardan ne kadar duygusal olarak etkilendiği ve ne kadar bu tür duyguları bastırabileceği değişken bir şeydir. Kişilik psikolojisinde artık bir klasik haline gelmiş olan Beş Büyük Faktör kuramında nevrotiklik (yada tersi olan duygusal denge) faktörü birisinin duygularının ne sıklıkla ve ne kadar kolaylıkla değişebildiğini gösteren bir özelliktir ve kişiden kişiye (önemli bir derecede de genetik farklılıklardan dolayı) değişir. Nevrotiklik faktöründe yüksek olan birisi çok basit bir sıkıntı karşısında gözyaşlarını tutamazken bu faktörde düşük olan birisi travmatik denecek derecede etkileyici olaylar karşısında soğukkanlı olmayı başarabilir.
Sadece nörotipik insanlar ile sınırlı kalmazsak ve sorunun bağlamında psikopati gibi bir kişilik bozukluğunu da ele alabilirsek o zaman cevap "evet" olur. Psikopatların beyinlerinde fMRI ile tespit edilebilen oksitosin reseptörü sisteminin farklı işlemesi gibi serebral farklılıklar vardır - kısacası psikopati beyin bağlantılarının bir varyantıdır, bir kalıp teşkil eder. Bu tür farklılıklardan ötürü psikopatlar depresyon, endişe, korku, aşk, hüsran, özgüvensizlik, empati, vicdan azabı, stres ve güven gibi duygulardan tamamen yoksundurlar ve geriye kalan tüm duyguları çok zayıf bir şekilde hissedebilirler. Bu durumda psikopat olan bir bireyin hayatı boyunca tüm duygularını "bastırarak" yaşaması tabiri caizse "çocuk oyuncağıdır."
Birkaç nesilde herkesin duygularını tüm ömürleri boyunca bastırabilmeleri için bir yapay seçilime tabi tutulup tutulmayacağına dair farazi bir senaryoya da işaret etmişsiniz. Bu tabi ki de geniş kapsamlı bir proje ile mümkündür (pratik olmasa da).
545 görüntülenme