İnsanlık olarak varlık yorumunu kurumsal dinden ibaret olarak düşündüğümüz, öyle düşündürüldüğü için, gelişmenin önünde engelmiş gibi algılıyoruz. Oysa varlık yorumu ÖZNELdir ve kaçınılmaz şekilde gelişmiş kognitif fonksiyonlarının sonucu olarak herkeste olacaktır. Varlık yorumu, gözlemlenebilir evren - bilimsel veriyi analiz etmenin bir sonucu, bütünsel bir yorumdur.
İnsanlık tarihinin karanlık dönemini referans alarak şimdiyi geleceği bu uzun karanlık döneme göre yorumlamak hata olacaktır. Sistemli dinler bile değil sorun, menfaatlerini gerçekleştirmek için dini sanatı vs kullanan KİŞİLER. Hiçbir din, menfaatlerinize ulaşmak için insanları öldürün demiyor olmasına rağmen din savaşlarının gerçekleşmiş olmasından anlıyoruz ki, kötü olan İNSAN. Hiçbir din ideoloji vs, bunun dışında değildir. Hatta insan üretimi hiçbir çıktı bunun dışında kalamaz. Evet bilim de insanlığın zararına kullanıldı. Burada din bilim felsefe sanat gibi disiplinleri suçlamak yerine, onları kullanarak araçsallaştıran insan faktörüne yönelmek gerek. Yani küresel bir refah için dinlerin yok olmasına değil, insan faktörünün yok ediciliğininin yok olmasına ihtiyacımız var. Ki, insan faktörü, yok etmek için kullanamasın hiçbir aracı.
İnsanlığın gelişimi için, sosyo-kültürel gelişimi merkeze koymak zorundayız. Sadece din i yok etmek, kitlelerin gelişimini olumlu ya da olumsuz etkileyemez maalesef. Çünkü kültür, dinden çok çok çok daha etkin bir şekilde bireyin kim olacağına, nasıl biri olacağına karar verecek güçtedir. Dinlerden çok daha etkin ve kalıcıdır. Eğer insanlığın gelişimini hızlandırması için değişmesi gereken bir şey varsa, o da kültür - gelenek tir. Din çoğu kez, kültür geleneği onaylayan araçtır. Bu yüzden aynı din farklı kültürlerde aynı yaşanmaz. Kültüre göre değişim gösterir. Örneğin bizde evlenmek en temel dini gereklilik gibi algılanırken, bilimle uğraşmak gibi en temel dini görev görmezden gelinir. Oysa evlenmek mecbur değildir, bilimle iştigal etmek farzdır.
Kısaca kültür - gelenek değişirse, disiplinleri anlamak ve uygulama konusunda bireyin algısı değişeceği için, gelişim kitleselleşebilir. Ancak din in olup olmaması bu konuda doğrudan bir role sahip olamaz. Çünkü zaten kültürel yapıya bağlı olarak manipüle olmuş haliyle deneyimlenmektedir. Sadece din değil bütün disiplinler için geçerli. Böyle durumlarda topluma en doğru bilgiyi de verseniz, sahip olduğu kültürel geleneksel kalıplar yargılar nedeniyle toplum gerçeği mantık sürecine girmeden eleyecektir. Hatta bizim kültürümüzde olduğu gibi bilime düşman olacak noktada karanlık bir toplumsal karakter oluşabilir. Bilimle iştigal eden bireyler dışlanarak garip algılanabilecek noktada cahil bir sosyal yapı bile oluşabilir.
391 görüntülenme