Dinler belli bir düzeni oluşturmak için insanlar tarafından oluşturulmuş olabilirmi?

Müslüman olmayanlar, bir Müslüman ile tartışırken genellikle/çoğunlukla dinlerin insanlık adına bir katkısının olmadığını söyler ama özellikle İslam adına konuşacak olursak sahibi ölen devenin sahibinin mezarına bağlanıp ölüme terk edilmesi, ilk doğan kız çocuğun gömülmesi, taptıkları putları yiyen, eşlerini kumarda ortaya koyan, kadınların evlerine peçete gibi bir şey asıp kendini erkeklere sunduğu, insanları hayvan gibi çalıştıran ve sıradan hayvandan farksız gören Arap toplumunu değiştirip ileri dönemlerde de İslam'ın Altın çağının yaşandığını vs. görünce de "Dinler düzen sağlamak için uyduruldu." diyorsunuz. İslam olmasaydı putperestlik etkisini çok uzun süre daha gösterecekti, Türkler belki hiç Anadolu'ya bile gelmeyecekti, Müslümanlar tarafından Yunanlardan bilim devralınıp oradan da Batı'ya taşınmayacaktı...(Örnekleri düşünerek çoğaltabilirsiniz.)

Lütfen önce bir karar verelim: Dinlerin hiçbir katkısı yok mu yoksa dinler düzen sağlamak için mi uyduruldu?

Bu çelişkiye belki onlarca kez düşüldüğüne emin olduğum için yazma gereği duydum, ilk seçenek kesin olarak yanlış olduğuna göre sizin dediğiniz düzen sağlamak için uydurulduğunu değerlendirelim:

Ateist mantığına göre yorumlayalım: Hz. Muhammed'in çok zeki, cesur, iyi, boyun eğmeyen, sağlam karakterli bir insan olduğu sonucu karşınıza çıkacak.(Onlara itaat etme diye bir sürü ayet var.) Yukarıda birkaç örnek verdiğim gibi türlü türlü kötülüğü yapan bir toplum için 23 yıl emek vermek, türlü risklere girmek, birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kalmak gerçekten taktir edilmesi gereken bir davranış.

Şimdi ayetleri inceleyelim, şöyle ayetler var:

"Fussilet 53: Onlara dış alemdeki ve kendi içlerindeki ayetlerimizi göstereceğiz. Böylece Kur'an'ın gerçek/hak olduğunu anlayacaklardır. "Rabbinin her şeye tanık olması onlara yetmiyor mu?"

Enbiya 37: İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Ayetlerimi yakında size göstereceğim, artık onların çabuk gelmesini istemeyiniz."

Bu iki ayette delilerin gösterileceği bir zamandan bahsediliyor ve bu, Müslümanlar tarafından son 50 yıldır dillendirilmeye başlandı. Yani burası ilginç, eski devirlerde böyle şeyler yaşanmadı.

Bu konuya tekrar döneceğim ama aklıma başka bir şey geldi: Eğer İslam bu kadar disiplinli bir din olmasaydı şu an belki 3 milyar Müslüman bile var olabilirdi.

Hz. Muhammed putlara dokunmadan en başından onların felsefesinden gidebilirdi, böylece İslam çok daha hızlı yayılırdı.

Oruç, namaz gibi ibadetlerdense daha kısa ibadetleri tercih edebilirdi ki zaten Arap toplumu böyle bir ibadete alışkın değildi.

Yani bu ve bunun gibi sebeplerden ötürü çok zorlularla karşılaştı, sırf içkiye olan sevgisinden dolayı iman edemeyenler var mesela...

Hz. Muhammed'in zeki bir insan olduğu inanç değil, gerçek. Demek ki sadece zeka değil de bu kurallar onun iradesi dışındaymış yoksa bu amacına çok daha kısa sürede ulaşırdı.

Yukarıda değindiğim zamanı gelince gösterilecek ayetler var, onlara değineyim:

"Enam 125: Allah kimi doğru yola ulaştırmak isterse onun göğsünü İslam'a açar. Kimi de saptırmak isterse (sapkınlıkta bıraktığı o kişinin) göğsünü sanki göğe çıkıyormuş gibi iyice daraltıp sıkıştırır. Allah inanmayanların üstüne işte böyle pislik verir."

Hani göğe yükselirken basınç düşmesinden dolayı içinin sıkılmasını bilmek bir yana çünkü bunu deneyimleyebilmek için 2000-3000m yüksekliğe(5000m yüksekte kesinlikle hissedilir.) bir balonla çıkmanız gerekir yoksa mümkün gözükmüyor. "Hadi o zamanlarda biliniyordu diyelim, bunu Hz. Muhammed'in gördüğü ne malum? Hadi gördü diyelim, yukarı çıkınca basınç azalmasından dolayı içinin sıkılması olayını kendi ideolojisine edebi bir şekilde giydirmek nereden aklına geldi?"(1)

Yani bu çok entelektüel bir hareket değil mi? günümüzde bilimsel bir bilgiye bir felsefe giydirip bunu edebi bir şekilde kullanan yazarlar var mı?

Bu arada tırnak içine alıp parantez içinde 1 ile gösterdiğim bölümü aşağıdaki örneklerden uyanlar için de düşünün, tekrar tekrar yazmak mantıksız olur.

1.kaynakta da aynı şey var. Dişi örümcek, (dostu olan) erkek örümceği çiftleştikten sonra yer. Hani Allah'tan başka dostlar edenin durumu da örümceğin dostluğu gibiymiş.

2.kaynak: İslam'ın altın çağı zamanında sadece hurmanın cinsiyeti olduğu biliniyordu ve bu nedenle bitkilerden insana evrimde ara geçiş olarak hurmayı görenler oldu.(cinsiyeti var diye.) Ama bitkilerin genel olarak cinsiyeti olduğu 1700'lü yıllarda bulundu diye biliyorum, yani bu zamanlarda.

3.kaynak: Bulutlar hep yumuşak ve sis gibi hafif olarak düşünülmüştür. Hatta pagan Tanrılarının yumuşak yatağı olarak bile görülmüştür.

4.Kaynak: Bu ayetin öncesinde kıyamet bitmiş ve toplanmışlar. O ayette ise dağları sabit sandığımızı ama aslında bulutlar gibi hareketli olduğu söyleniyor. Gerek cümleye bütüncül olarak baktığımızda gerek de dağların bulutlara benzetilmesinden(Kıyamette bulutlar dağılır.) kıyamet sahnesinden bahsedilmediği aşikar.

5.kaynak: Demirin gökten geldiği(Yıldız patlamaları, meteorlar.) Sümerler tarafında biliniyordu ama Sümerler diye bir medeniyetin olduğunu bile daha yeni öğrendik, Hz. Muhammed'in bu bilgiyi bilmesi mümkün gözükmüyor ve demirin "yararları" olduğundan bahsediliyor...

6.kaynak: Rum olayı gerçekten etkileyicidir, böyle bir riske hiç gerek yoktu ki bu ayet inince Müşrikler kahkaha atıyor diye biliyorum.

7.kaynak: Optik ile falan derin sulardaki karanlığa baktı ve iç dalgaları biliyordu diyeceğim de daha optiğin kurucusu Heysem doğmadı bile... Ve yine bir bilgiye, edebiyat ve felsefe giydirilmiş.(Allah'ın ışık vermediğinin durumu şöyledir...)

8.kaynak: Ayetin Arapçasında dağlar(Cibel) denilmiyor, ağırlıklar deniliyor. Yeryüzündeki ağırlıklar yükselerek veya alçalarak yeryüzünün dengelenmesini sağlar ve buna izostatik denge denir tabii bunu bozan durumlar vardır ve ona göre yer yükselir veya alçalır.

9.kaynak: Uzun bir video ama bir oryantalistin kitabına reddiye yapılmış, düşüncelerin kıyaslanması açısında önemli ve bilgilendirici bir video.

Bir bakış açısı:

"Şuara 3: Sen, inanmıyorlar diye neredeyse kendini helak edeceksin."

Hz. Muhammed'in morali bozulmuş inanmıyorlar diye, peki ona teselli veren kim? Aynısı Kalem Suresini ilk ayetlerinde de var ve başka ayetlerde de.

Hepsi tabii ki bu yazdıklarımla sınırlı değil, random bilgiler verdim şu an. Burada bir şey var, kestirip atmak hiç mantıklı gelmiyor.

Mesela psikolojik ve samimiyet delilleri şu ana kadar hiç konuşulmadı. Genelde kıssalar ve Hz. Muhammed'in şefkati vs. konuşulurdu, demek ki yukarıda yazdığım psikolojik deliller o zaman pek anlam ifade etmiyordu yoksa günümüze kadar gelirdi bu söylemler.

10,11,12. kaynaklarda da Kuran'da olan matematiksel düzen var, bu da şaşırtıcı geliyor.

Yani ilginç değil mi? Yukarıda Arap toplumunun özelliklerinden birkaçını saydım, yani İslam karşıtlarının da dediği gibi çöldeki bir toplumdu ve türlü türlü kötülüğü yapan ve atalarının dinlerine(putperestlik) sıkı sıkı bağlı bir toplumdu.

Sadece Burada yazdıklarımı bile değerlendirirsek sırf o Arap toplumunu düzeltmek için bu kadar zorlularla mücadele edilebileceğini, başarılı olunacağını ve bu kadar geniş çaplı düşünerek zamanı kurtarmak için Kuran gibi bir kitap çıkacağını hiç zannetmiyorum.(Bu ifadeler gayet açık, dikkat ederseniz evrenin genişlemesi olayına falan hiç girmedim bile.)

Amacım inanç değiştirmek değil, burada basit bir şey olmadığını göstermek. Umarım düşüncelerim yardımcı olmuştur.