"Renkleri Algılayabilmemiz İçin O Renklere Dair Kelimelerimizin mi Olması Gerekir?" başlıklı yazımızda da anlattığımız üzere, bu doğru değil.[1] Hiçbir araştırmada böyle bir sonuca varılmadı; bu sonuca varıldığı söylenen araştırmaları yapanlarla konuşulduğundaysa, vardıkları sonucun bu olmadığı (ve hatta böyle bir sonuca varabilecekleri bir metodolojiyi takip etmedikleri) görülüyor.
Tam tersine, yapılan araştırmalarda dilde olmayan renklerin de pek tabii görülebildiği, sadece onu ayırt edici bir sözcük olmadığında (doğal olarak) tanımlama konusunda birkaç milisaniyelik gecikmeler olabileceği görüldü. Haliyle, dilde bir kelime olmadığında, o kelimenin karşılığı olan olguyu tarif etmenin birazcık zor olmasında anormal bir şey yok. Ama kelimesi olmayan renklerin görülemediği iddiası tamamen safsata.
Benzer şekilde, Antik Yunan'da ve öncesinde insanların mavi rengi göremediği iddiası da tamamen uydurma. Onu da buradaki yazımızda anlatmıştık.[2]
Bu iddiaların her ikisi de dilbilim ve sinirbilimde artık tamamen terk edilmiş olan Güçlü Sapir–Whorf Hipotezi diye çürük bir hipotezin kalıntıları...
Daha fazla bilgiyi o iki yazımızdan alabilirsiniz; ama ilk yazının sonuç kısmının bir parçasını buraya da aktarayım:
Zaten insanların sadece dile bağlı olarak renkleri teşhis edebilmesi rasyonel değildir: Eğer öyle olsaydı, hiçbir rengi teşhis edemezdik, zira o renge bir isim vermemiz gerektiğini bilemezdik. Çünkü unutmayın, bu iddiaya göre dilimizde bir renk ile ilişkili bir kelime yoksa, o rengi ayırt edemiyoruz. Eğer durum buysa, ilk başta herhangi bir renge herhangi bir renk vermeyi nasıl bilebilirdik?
İşin aslı şudur: Renkler, fiziksel bir gerçeklik olmasa da (yani farklı dalgaboylarının beyinde anlamlandırılmış karşılıklarından ibaret olsa da), bu renk algısının kökenleri insanlar da dâhil organizmaların çoğu için milyonlarca yıl önceye dayanmaktadır. İnsanların renk konusundaki tespit becerileri de, dilin evriminden çok ama çok önce evrimleşmiştir. Bütün halklar, dillerinde o renkle ilgili bir kelime olsun veya olmasın, herhangi bir göz veya beyin hasarı olmadığı müddetçe, aşağı yukarı aynı renk aralığını ve renk tiplerini ayırt edebilecektir.
Fakat yukarıda yer verilen araştırmaların da gösterdiği üzere, bir dilde bir rengi ayırt etmek için hâlihazırda ezberlenmiş sözcükler varsa, bu renk ile karşılaşıldığında ona tepki verme hızı milisaniyelerle ölçülecek kadar küçük olsa bile, bir miktar daha hızlı olacaktır. Bu durum, kelimeler sayesinde renkleri daha iyi ayırt etmekle açıklanamaz; daha ziyade, bir rengin farklı olduğunu teşhis ettikten sonra, onu ifade etme süresinin (hâlihazırda ezberlenmiş kelimeler olması hâlinde) bir miktar kısaldığını göstermektedir. Bu, linguistik ve sinirbilimsel açıdan mantıklı ve mâkuldür.
Kaynaklar
- Ç. M. Bakırcı. Renkleri Algılayabilmemiz İçin O Renklere Dair Kelimelerimizin Mi Olması Gerekir?. (4 Şubat 2022). Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı
- Ç. M. Bakırcı. Antik Yunan'da Ve Öncesinde İnsanlar Mavi Rengi Göremiyorlar Mıydı?. (6 Şubat 2022). Alındığı Yer: Evrim Ağacı | Arşiv Bağlantısı