Evet, belki bir başka evrenin koşulları altında, başka fizik, kimya, biyoloji yasaları altında "üremeyen canlılar" da evrimleşebilirlerdi. Ancak Evren'in bildiğimiz kısmındaki ve özellikle de Dünya'daki evrimsel tarihe baktığımızda, üreme ile canlılık kavramlarının iç içe olduğunu görüyoruz.
İlk canlılar, yani koaservatlar, belli bir büyüklüğe eriştikten sonra ya patlayarak yok olacaklardı ya da bir şekilde küçülecek ve yaşamayı sürdüreceklerdi. Bunun sebebi biyolojik değil, fizikseldir.
Yapılarından ötürü bu ilk koaservatların neredeyse hiçbiri bu soruna bir çözüm bulamadı ve yok oldular. Bu atalar yok oldukları için, günümüzdeki canlılık da bunların torunları değiller. Bir diğer deyişle, "üreyemeyen ataların" torunları da hiç var olmadığı için, bu soy hatları günümüze kadar ulaşamadı.
Ancak bir grup koaservat, bugünkü amitoz bölünmeye benzer şekilde, çok ilkel bir "ikiye ayrılma" özelliğine sahiplerdi. Buna sebep olan kimyasal kombinasyonlara sahip olanlar, kendilerinden ürettikleri kopyalara da bu kimyasal dinamiği aktardılar. Çünkü ilkin torunlar, atalarının kimyasal derişimini birebir taklit etmektelerdi. İşte bugün var olan her canlı, bu "üreyebilen koaservatların" birer torunu. İşte tam da bu nedenle halen varlıklarını üreyerek sürdürüyorlar.
Bunu yapmak zorundalar mı? Hayır. Ortada bir zorunluluk yoktu. Zaten çoğunluğu da bunu yapmadı ve hatta günümüzde de yapmıyor. Ancak onların soy hatları kalıcı olamıyor; çünkü... Üremiyorlar!
Bir çözüm olarak "ölümsüzlük" önerilebilir. Bunu teknik olarak yapan canlılar da var. Ancak bu genetik yapıda biriken hatalardan, bunların ayıklanabilmesi açısından ve doğal kaynakların kullanılması açısından incelediğinizde, bunun şu anda yaygın olarak var olan üremeye göre çok daha dezavantajlı olduğu görülmektedir. Mitoz ile mayoz arasındaki avantajlılık farklarını düşünerek, kendi kopyalarını yaratmanın neden dezavantajlı olduğunu görebilirsiniz (buradan konuyla ilgili yazımızı okuyabilirsiniz). Hiçbir kopya üretmeksizin ölümsüz olabilmek ise, entropi yasaları ile çeliştiği ve biyolojik olarak dezavantajlı olduğu için mümkün değildir. Her fiziksel unsur, entropi artışına boyun eğmek veya enerji harcayarak buna geçici olarak karşı koymak zorundadır. Her bir parçayı sonsuza kadar tamir etmek zordur; bunun yerine sıfırdan yavrular üretmek çok daha kolay gözükmektedir.
Tüm bu sebeplerle, günümüze kadar ulaşmayı başaran canlılığın "canlı" olabilmesinin yolu, ilk olarak hayatta kalmaktan, ikinci olarak da hayatta kaldığı varlığına ait bilgilerini gelecek nesillere aktarabilmekten geçer. Bu, biraz da evrenin fizik yasalarından ve var oluş biçiminden ötürü biyolojik unsurlara dikte edilmektedir.
Bir diğer deyişle, zaten hayatta kalma mücadelesi vermeyen ve bir şekilde üremeyen varlıklara "canlı" demiyoruz; canlılığın tanımı gereği bu ikisi, evrimsel baskılar sonucunda oluşmuş oluyor. Bu sebeple canlıların "neden" bunu yaptığını sormak, "Bir kaya neden üremiyor?" diye sormaya benziyor. Nasıl geliştirdiklerini sorabilirsiniz ve cevabını evrimsel biyolojiden alabilirsiniz; ancak "neden" sorusu, bu bağlamda doğru bir soru olmuyor.