Evrenin çökmesi sonrası tekillik oluşmaya fırsat kalmadan evrendeki tüm maddelerin birbiri ile çarpışması sonucunda büyük patlamanın ortaya çıkabileceğine inanmaktayım.
Bir şeye inanabilmek için elimizde yeterince bilgi olması lazım, hislerimiz bizi yanıltabilir. Hatta bazı durumlarda, elimizdeki veri yeterli olsa bile, manipüle edebiliriz. Einstein, denklemlerinde genişleyen evren modeline ulaştığında, bunu kabul etmeyip tersi bir açıklama yapmıştı, Edwin Hubble evrenin genişlediğini ispat edince, bunun en büyük hatası olduğunu söylemiştir.
Büyük patlama (Big Bang) teorisine bakacak olursak; bu teori bize, tekillikten bir evren ortaya çıktığını, atomların ve parçacıkların hangi koşullar altında oluştuğunu ve daha bir sürü şeyi anlatır ve evreni modellememizi sağlar. Bu teori ile evrenin geleceğini de modelleyebiliyoruz. Ne yazık ki, büyük patlama teorisi bize, bu tekillikten önce ne olduğunu veya bu tekilliğin nasıl oluştuğunu anlatmaz. Bunu, bu güne kadar en iyi modelleyen teori ise M Kuramıdır. (O başka geniş bir konu)
Evrenin genişlemesinin son bulması hususuna gelirsek; altta linkini verdiğin evrim ağacı makalesinde yazdığı gibi, son gözlemler evrenin gittikçe hızlanarak genişlediğini göstermektedir. Bu sonuç bizi, kütle çekimin hiç bir zaman galip gelemeyeceği bir evren sonuna götürür. "Gök cisimleri birbirinden çok uzaklaşacak, bütün yıldızlar ölecek ama yenileri doğamayacak, en son kalan kara delikler de, Hawking ışıması yüzünden buharlaşacak ve evren mutlak bir ısı ölümüyle son bulacak." Bu model, elimizdeki bilgi ve gözlemler ile elde etiğimiz ve günümüzde astronomlar tarafında kabul gören evrenin sonu modelidir. Tabi ki bu kesin sonuç demek değildir. Bundan yıllar sonra elimizdeki bilgiler veya gözlemlerimiz değişebilir, o zaman evrenin sonu modeli de değişebilir. Bilimin özü de budur zaten.
Sorunda bahsettiğin gibi, evrenin içine çökerek tekrar genişlediğini düşünmüyoruz çünkü buna dair bir kanıtımız yok aksine tam tersi kanıtlarımız var. Hızlanarak genişleme, böyle bir şeyin daha önce olmadığını da ortaya çıkarmış oluyor.
Çoğu insan, evren hakkındaki teorilerin; birinin veya birilerinin aklına gelen bir fikri ortaya atması ve diğer bilim adamlarının da bu fikri desteklemesiyle ortaya çıktığını düşünüyor. İnsanoğlu olarak kara delikler ile hiç yüzleşmesek bile, göreceli olarak oldukça bilgiye sahibiz. Doğal olarak hiç görmediğimiz bir şey hakkında nasıl bu kadar bilgi sahibi olabiliyoruz diye düşünenler çıkıyor. Evren hakkındaki bilgiler, teoriler, gözlemler ciddi çalışmaların bir ürünüdür. Gözleme, matematiğe ve fizik kanunlarına dayanır. Hepsi defalarca test edilir, tekrar gözlemlenir, tekrar hesaplanır. O yüzden bu teorileri göz ardı etmenizi tavsiye etmem.
Öncelikle ufak bir yanlış bilgiyi düzeltmek isterim, Büyük Patlama isminin önerdiğinin aksine bir "patlama" yani belirli etkileşimler sonucu basınç dağılımı değildir. Büyük Patlama anı evrenin genişlemesinin başlamasıdır. Elbette teori ve gözlemler ışığında biliyoruz ki büyük patlama anında evren inanılmaz sıcak olduğu ve çok hızlı genişlemeye başladığı için bir patlamaya benzer yönleri de vardır.
Sorunuza gelirsek eğer Penrose'un "Conformal Cyclic Cosmological Model" ismi verilen tam da sizin söylediğiniz gibi genişleyen, çöken ve sonra tekrar genişleyen, tekrar çöken bir evren modeli öngörüyor. Ancak günümüzde yapılan gözlemler evrenin ivmelenerek genişlediğini gösterdiği (aslında son yıllarda yapılan gözlemler bu gözlemin hatalı olabileceği yönünde ancak cevabı uzatmamak adına bundan bahsetmeyeceğim) için evrenin büyük bir çöküş ile sonlanmasını beklemiyoruz.
Temel bilimlerde inanmak ya da inanmamak bir şey ifade etmez. Bilimsel olarak hipotezler vardır ya da yoktur. Yapılan deneylerde başarılı olurlarsa yollarına devam ederler, aksi durumda terkedilirler. Sorunun cevabı oldukça uzun ve detaylı aslında. Kısa cevap sizin dediğiniz şekle yakın bilimsel hipotezler teoriler var elbette. Bunlara çoklu evrenler de deniyor. Ya da döngüsel evrenler (cyclic universe)...
Bu alanda John Gribbin'in yazdığı oldukça popüler kitap olan "çoklu evrenler" kitabı tam bu sorduğunuz soruya yanıt nitelikte. Hugh Everett'in 1950lerde öne sürdüğü teorileri ele alıyor.