Yazıda soruya direkt olarak cevap veriliyor.
Söz bu: "Tanrı, zar atmaz."
Yazının, sözün "Tanrı" ile ilgili kısmını açıkladığı yer:
"Einstein doğanın matematiksel yasalarına inanıyordu, dolayısıyla onun Tanrı fikri en iyimser görüşle doğa kanunlarını hazırlayıp evreni bu kanunlara göre evrimleşmesi için kendi haline bırakan biriydi. O, fizik kanunlarının kusursuz doğasında, bu kanunların basitliğinde ve matematiksel güzelliği ve zerafetinde Tanrı’nın elini gördü. Ona göre insanların keşfedebileceği doğa kanunlarının olması bir Tanrı'nın varlığının kanıtıydı; ama bu doğa kanunlarının yerini alan bir Tanrı değil, bu kanunları yaratan bir Tanrı. Bu yüzden, Einstein’ın Tanrı kelimesini kullanması, hangi formda olursa olsun muhteşem matematiksel güzelliğe sahip doğa kanunlarının varlığı olarak yorumlanmalıdır."
Yazının, sözün "zar atma" ile ilgili kısmını açıkladığı yer:
"Einstein, temel özelliği rastgelelik olan herhangi bir teoriye karşıydı. Einstein rastgeleliğin, tıpkı belirleyici yasalara göre karıştırılan bir iskambil destesinin hala rastgelelik göstermesi gibi, bir tür istatistiksel davranış olarak görülebileceğine ancak yasaların bir parçası olamayacağına inanıyordu."
Bu iki alıntı arasında ve etrafında da, bu konular arasındaki bilimsel bağlantıyı ve arka plan bilgisini veriyor.
Özetle Einstein, doğanın en temel yasalarının determinist olması gerektiğini düşünüyordu. Kuantum, içsel olarak olasılıkçı doğası nedeniyle buna meydan okuyor gibi gözüküyor (Everett Yorumu gibi bazı kuantum yorumları hariç). Dolayısıyla Einstein, kuantum fiziğine kolay kolay ısınamadı. Ancak sonradan kabul etmek zorunda kaldı.