İlk iş her iki cismin kütlesini karşılaştırmak ve sonrasında olası senaryolar üzerinde durmak gerektiği çok açık. Ton 618; 66 milyar Güneş kütlesi, Sagittarius A; 4 milyon Güneş kütlesi kadar, bu durumda Ton 618, 16.500 kat daha fazla kütleye sahip. Bu gerçekten çok ciddi bir fark ve kısa-orta-uzun vadede çok ciddi sonuçları olabilir.
Öncelikle Ton 618'e baktığımızda ne görüyoruz; ışığı yaklaşık 10,4 milyar yıl öteden geliyor, demek ki erken dönem galaksilerden birisi, merkezdeki ultra kütleli karadeliğin beslenmesinden kaynaklanan jet akımları ve radyasyon aşırı ışımasına neden oluyor (Güneş parlaklığının yaklaşık 140 trilyon katı), bu kümelenmiş ve merkezi aşırı parlayan aktif yapılara, galaksi demek yerine, "kuasar" olarak tanımlıyoruz.
Bu devasa kütlenin nasıl oluştuğu hakkında bazı hipotezler vardır, bana en yakın ve mantıklı gelen, Hidrojen Kümesi Hipotezidir. Bu hipoteze göre; evrenin erken dönemlerinde bolca bulunan hidrojenin çok yoğun bulunduğu kümelerin içe çökerek, yıldız oluşumuna fırsat bulamadan dev karadeliklere dönüşmesidir. Kütlenin aşırılığı, klasik anlamda bildiğimiz galaksi oluşumlarını zorlaştırır, kendine yakın olan malzemeyi hızlıca kendine çeker ve akresyon diski oluşturur. Diskin aşırı hızlarda dönmesi ışımayı artırır ve ışık hızına yakın plazma jetleri üretir. Bu durum belli bölgelerde yıldız oluşumlarını engellediği ve oluşan varsa da yok ettiği gibi, belli bölgelerde gaz birikimlerini hızlıca sıkıştırarak yıldız oluşumlarını hızlandırabilir.
Sagittarius kütlesini birdenbire Ton 618 kütlesi yapalım ve olası senaryolar neler olabilir ona bakalım: Kısa vadede en şiddetli etkileri karadelik yakınında olanlar yaşayacaktır. Hızlıca yörünge dengeleri bozulacak ve pek çoğu karadeliğe çekilecektir. Bu aynı zamanda karadeliğin beslenmesi ve kütle artışına devam etmesi demek ve elbette yukarıda bahsettiğimiz akresyon diskinin şiddetli plazma jetlerine sebep olması, dolayısıyla galaksimizin kuasar benzeri bir yapıya dönüşmesi anlamına da gelecektir. Plazma jetlerinin oluşması bizim olduğumuz taraftan oldukça şenlikli ve parlak bir manzaraya neden olur.
Peki bize ne olacak? Kısa vadede ciddi sorunlar yaşayacağımızı sanmıyorum. Çünkü bizi galaksi yörüngesinde tutan mevcut karadeliğin kütlesinden ziyade, galaksinin total kütlesidir. (Galaksimiz yaklaşık 1,5 trilyon Güneş kütlesidir). Merkezden 26.000 ışık yılı uzakta olduğumuzu hesaba katarak, bu devasa kütlenin Genel Görelilik (uzay-zaman bükülme etkileri) açısından değerlendirebiliriz.
Karadeliğin neden olduğu uzay-zaman eğriliğine göre, yörünge hızımızı değerlendirelim.
: Kütle çekim sabiti , : =, : ışık yılı= , =
Verileri yerine koyduğumuzda olur.
İyi ama biz şu anki halimizle zaten ile dönüyoruz. Merkezdeki kütle artışına göre dengeli bir yörünge için daha hızlı dönmemiz gerekmez mi? Yörünge hızımız daha yavaş çıktı çünkü; karanlık madde etkisi ve galaksinin toplam kütlesini hiç hesaba katmadık.
O halde başka bir veriye daha bakalım, yani karadeliğe en azından kısa ve orta vadede hızlıca çekilmeden minimum kararlı yörünge uzaklığı ne olabilir (karanlık madde ve total kütleyi dikkate almadan)? Öncelikle Schwarzschild Yarıçapı hesaplanmalı, yani karadeliğin olay ufku sınırı, bu sınıra ulaşırsak tekillikten kaçmamız zaten imkansız.
Formüldeki sembollerin değerleri yukarıda verilmişti ve değerler yerine konulduğunda ışık yılı çıkar. Olay ufku diye ben buna derim 0,021 ışık yılı, yaklaşık 199 milyar km. Güneş Sisteminin gezegenlere göre yarı çapı 4,5 milyar km olduğunu düşünürsek, rakamın büyüklüğü ortadır. Şimdi, minimum karalı yörünge sınırı:
ışık yılı. 26.000 ışık yılı ile kıyaslandığında kararlı yörünge sınırında ciddi bir sorun gözükmüyor.
Konuyu uzun vadede değerlendirirsek; özellikle merkezde meydana gelen aşırı kaotik durum zamanla galaksinin uzak köşelerini de etkileyecektir. Komşu takım yıldızların ve hatta gezegen sistemlerinin düzenlerinde dengesizlikler yaşanması kaçınılmaz olurdu. Bu büyük kütle en başından beri Samanyolu merkezinde olsaydı, günümüzdeki galaksi yapısının oluşması imkansız olurdu. Şu an 10,4 milyar ışık yılı ötede gördüğümüz manzaranın bir benzeri bizim galaksimizde yaşanırdı. Elbette şu an bu kuasar ne durumda tam olarak bilmemiz imkansız. Belki de Ton 618 çevresindeki tüm kütleyi yutarak tek bir karadelik haline dönüşmüştür.