Biyolojik olarak canlılık, tam olarak anlaşılmış, tanımı net kesin olarak yapılabilmiş değil. Canlı olmayan tanımıyla, canlı olan varlık tanımları arasındaki farklara odaklanıyoruz bu yüzden. İnsan da canlı olan varlıklar tanımı içinde ele alınan varlıklar arasında doğal olarak.
Hafızanın dijital ortama aktarılması henüz tam olarak gerçekleştirilebilin bir teknoloji değil. Yapılan çalışmalar büyük olasılıkla bunun gerçekleşeceğini gösteriyor. Ancak bir nöronun diğer 10bin nöron ile etkileşim içinde olması gibi biyolojik komplekslik, ihtiyaç duyulan hafıza gibi teknik sınırlara takılmakta. Şimdilik.
Dijital ortama aktarılan hafıza ya da bilinç, biz mi olacağız, canlılığımızı orada sürdürecek miyiz gibi hem bilimsel hem felsefi sorularla yüzleşeceğiz teknik olarak başardığımız zaman. Teorik olarak, nöronal aktivite nin ve biyolojik yapının bir üst sonucu olarak görülmekte bilinç. Tam olarak tanımlanabilmiş değil tabii ki. Ancak deneyime bağlı, her an plastisite gereği değişen, evrimsel süreçte biyolojik bir bedensel yapıyı hayatta tutmak için elinden geleni yapan bilincin dijital ortamda da yine bireyin kendisi olarak kalacağını düşünmek zor gibi görünmekte. Ayrıca insan bilinçten ibaret değil. Hatta yüzde 95-99 u bilinçdışı oluşturuyor. Sadece konnektom un (beyin bağlantısal bütünselliği - nöronal bağlantı haritası) dijital ortama aktarılması teknik olarak bireyi aktarmak anlamına gelmiyor. Bilinç, canlı biyolojinin, nöronal aktivitenin kompleksliğinin bir üst sonucu gibi görünüyor. Yani bu sistem işlerken oluşan, bütünün sadece bir bölümü. Bütünü oluşturan diğer yapılarla doğrudan etkileşim içinde. Tek başına konnektom, bizim gibi düşünen bir yapay zeka olabilir büyük ihtimalle. Her an gelişen değişen bilimin hangi sorunları aşağını bilemeyiz, her yorum kendi içindeki şartların ürettiği gereklilikleri referans alır. Bunu da gözden kaçırmamak lazım.