Doz Belirler!
Fazla kavramı görelidir. Az konuşan biri için ikinci cümle iken çok konuşan biri için hiç susmamak olarak da ifade edilebilir.
Belki de burada üstünde durulacak en önemli şey yapılacak yorumun niceliğinin ve niteliğinin, bir saplantıya dönüşüp dönüşmediği, yorumu yapanın hayatının ne kadarlık bir bölümünü (süresini) işgal edip etmediğidir.
Bazen hayatta bazı şeyleri öteleyebildiğimiz gibi bazı şeyleri de önceleyip temel kılabiliriz. Bu son derece ve kendi içinde tutarlı olduğu sürece olağandır. Ancak her ne zaman ki bu süreç hayatın olağan akışına çelme takmaya başlar ve bir saplantı haline gelir ise, yani sabahımız, öğlenimiz ve akşamımız yetmez, gecemiz de buna amade olur ve süreklileşir ise, işte orada akıl sağlığımızı da bozacak bir yola girmişiz demektir.
Bu yolun sevgi gibi bir öncülünün olması ile nefret gibi bir öncülünün olması, yani olumluluk veya olumsuzluk üzerine inşa edilmiş olması arasında, vereceği zarar itibarı ile hiçbir fark yoktur.
Bizler insanız ve bunun korunup sürdürülmesinin sigortaları olarak sahip olduğumuz genetik kodlarımız var. Bu kodlar salt bizi hayatta tutmak ve neslimizi sürdürmek içerikli kodlar değildir. Bu kodlar aynı zamanda sağlıklı, dengeli ve doyumlu bir yaşam sürebilmenin kodlarıdır da.
İşte bu kodları zorlayacak veya manipüle edecek veya yok sayacak her süreç, eninde sonunda bu kodları taşıyan ve sonraki kuşaklara aktarmakla mükellef olan organizmamızın düzenini bozar. Bedensel ve ya ruhsal… Yorumlayan veya yorumlanan olmamız bunu değiştirmez. Denge iyidir. Sevgiyle…