Uzun yıllardır (sanırım 18 yıldır) kitle iletişimi ve medya ilişkileri üzerine çalışıyorum. Soruyu 1-2 gündür kafamda evirip çeviriyordum ve aslında bunun herhangi bir genel iletişim sorunundan farksız olduğunu anladım. Naçizane kendi deneyimlerimden yola çıkarak aşağıdaki çözümleri sunabilirim.
Öncelikle tavsiyeyi kişisel ve ilişkilendirilebilir hale getirin. İnsanların dikkatini çekmesi için tavsiyenin kendi hayatlarına yakın, kendileriyle doğrudan ilişkilendirebilecekleri bir şey olması gerekir. Onların mücadelelerini anladığınızı bilmelerini sağlayın. Ama eğer neyle veya neden mücadele ettiklerini anlamıyorsanız, anlamış numarası da yapmayın. Bu hemen anlaşılır ve derhal geri teper.
Basit tutun. Bu bence en önemli unsur olabilir, o yüzden şöyle yazayım: BASİT TUTUN! Sade bir dil, kısa cümleler, jargonsuz tanımlar en iyi sonucu verir.
İknanın, ister bir "life skill" olsun ister başka bir türlü ikna, en büyük yardımcısı delildir. Eğer konuyla alakalıysa resimler ve rakamlar mesajınızı destekleyebilir ve daha ikna edici hale getirebilir. Tavsiyenizi başarıyla uygulayan başkalarından örnekler gösterebilirseniz, insanların bu tavsiyeye uyma olasılığı daha yüksektir. Sahip olabilecekleri şüpheleri veya yanlış anlamaları ele almayı unutmayın. Söylediklerinizi destekleyecek sağlam kanıtlarla hazır olun. Aynı zamanda söylediklerinizi çürütme potansiyeli olabilecek karşı taraftan gelebilecek kanıtlara karşı da hazırlıklı olun.
Duygulara hitap etmek de oyunun kurallarını değiştirebilir. Her ne kadar kendimizi ve başkalarını mantıklı, yani rasyonel kararlar veriyor gibi görsek de, insan kararlarının %70 tamamen irrasyoneldir. Bu yüzden duygular önemlidir. Duyguların olmadığı iletişim yalnızca matematiktir.
Ayrıca karşınızdaki kişi her kimse, tavsiyeye uymanın tüm büyük faydalarını gösterin, sadece uymamanın olumsuzluklarını değil. Çoğu insan kaybedecekleri ile değil, kazanacakları ile motive olur. Buna iletişimde "vaat" denir ve benim bildiğim son 150 yıldır hem kişisel hem kitle iletişiminde çatır çatır çalışmaktadır.
Tavsiyeniz her neyse yapılabilir adımlara bölün. Daha az bunaltıcı hale getirmek, gerçekten yapma şanslarını artırabilir.
Tavsiyeyle yetinmeyin - desteği sürdürün. Düzenli hatırlatmalar ve biraz teşvik, tavsiyeye uymalarına yardımcı olabilir. Buna da iletişimde "follow-up" diyoruz. Follow-up'ı olmayan iletişim çöpe atılmış iletişimdir.
En önemlisini sona sakladım.
Herhangi bir iletişimde, ister birine tavsiye vermek olsun, ister bir ulusu savaşa ikna etmek olsun[1], en temel mantık şudur: "Hiç kimse sizi anlamak zorunda değil, siz kendinizi anlatmak zorundasınız".
Dolayısıyla tavsiye verdiğiniz kişi sizi dinlemiyorsa, anlamıyorsa, tavsiyeye uymuyorsa, sorunu asla onda değil, kendinizde arayacak ve bu kişiye nasıl bir dil, yordam ve taktik kullanarak erişebileceğinizi bulmaya çalışacaksınız.
Kaynaklar
- Laura Shields. How To Convey Conviction. (30 Mayıs 2018). Alındığı Tarih: 23 Temmuz 2023. Alındığı Yer: Communication Director | Arşiv Bağlantısı