Demokrasiyi tam anlamıyla bir ad populum olarak görmemek gerek, bazı farklılıklar var. Birincisi söz konusu şey bir argüman değil, bir yanıt yok. Çoğunluğun seçtiğinin doğru olduğu gibi bir iddia da yok dolayısıyla. Çoğunluğun talebinin uygulanması durumu var ve bunun ne şekilde uygulanacağı da aslında demokrasinin problemi değil, yönetim biçiminin bir problemi. Örneğin koalisyon da söz konusu olabilir demokratik bir rejimde, bu durumda azınlıkta kalanlar da yetki sahibi olabilir. Fakat koalisyonun olup olmayacağı yönetimsel bir durum.
Lakin demokratik planlanan bir sistem, demokrasinin gerekliliklerine uymadıkça toplumda neden olduğu sonuçlar, bizi bu tür çıkarımlara götürebiliyor. Örneğin herkesin eşit bir eğitim aldığı, eşit haklarla muamele gördüğü bir toplumda demokrasinin sunduğu seçim sonucuyla, büyük bir kısmın ötekileştirilip eğitimsiz bırakıldığı bir toplumda demokrasinin sunduğu sonuç çok farklı olabiliyor. Lakin dikkat ederseniz her ikisi de demokrasi, fakat biri görevini demokrasinin bazı beklenen gerekliliklerini yerine getiremediği için çok da iyi temsil etmiyor. Bu nedenle demokrasiye bir ad populum gözüyle bakıp genelleme yapmak pek doğru olmayacaktır - eğer ki ona bir argüman gözüyle bakarsak.
Sorunun özeline dönüp ad populum ekseninden çıkacak olursak bence daha da derin bir hal alıyor ve benim pek bilgim dahilinde olan konular değil.